Yaz mevsiminin kızgın güneşi, denizin tuzu ve havuz kimyasallarının ciltte ve saçlarda oluşturduğu tahribat için Cilt Bakım Uzmanı Leyla Cesaret, yıpranmaları tamir etmek için susam ve argan yağı tavsiye etti.
Yaz mevsimi yıl içinde hepimizin özlemle beklediği bir dönem. Zira yaz demek tatil demek. Tatil ise çoğu zaman deniz, havuz, kum ve güneş demek. Peki bunların cildimizde ve saçlarımızda gerçekleştirebileceği tahribattan nasıl korunabiliriz ve olası bir yıpranmayı nasıl onarabiliriz? İstanbul Aydın Üniversitesi Anadolu BİL Meslek Yüksekokulu Saç Bakım ve Güzellik Hizmetleri Program Başkanı Öğr. Gör. Leyla Cesaret Ergül, konuyla ilgili tavsiyelerde bulundu. Ergül eczane veya aktarlarda bulunabilecek susam yağı ve argan yağının, yazın yıpratıcı etkilerini tamir ettiğini ifade etti.
“GÜNEŞİN YOĞUN OLDUĞU SAATLERDE DIŞARI ÇIKMAYIN”
Yazın güneş ışığına aşırı maruz kalmanın, saçlara zarar verebileceğini, içerdiği yoğun minerallerle saçta kepek ve egzama gibi sorunlara iyi gelen deniz suyunun ise yoğun tuz içeriği nedeniyle saçta cansızlaşmalara, matlaşmalara ve kurumalara neden olduğunu hatırlatan Ergül, “Saçlarımızı güneşin ve denizin bu zararlı etkilerinden korumak için saç bakımı önerilerine dikkat etmek gerekir. Güneş ışınlarının da fazlası zarardır. Aşırı güneşe maruz kalmak cildi olduğu gibi saçları da yıpratır. Saçlar kurur, cansızlaşır ve şekil alamaz hale gelir. Bu durumun önüne geçmek için yoğun güneş saatlerinde dışarı çıkmamaya özen gösterilmeli” dedi.
“SAÇLARINIZI MUSLUK SUYUYLA ÇALKALAYIN”
Saçların bu tip durumlardan besleyici yağların bulunduğu saç bakım ürünleri kullanılarak korunabileceğini belirten Ergül, “Ayrıca denizin ve havuzun klorlu ve tuzlu suyunun zararlı etkilerinden korunmak için denize girmeden önce saçları musluk suyu ile çalkalamak, denize girdiğinizde deniz tuzunun saçlar tarafından emilimini azaltacağından saçlarınızı korumada maksimum fayda sağlayacaktır. Sudan çıkıldıktan sonra duş almak unutulmamalıdır. Bir diğer çözüm ise denize, havuza girerken saç bakım kremi ile masaj yapılması topuz veya atkuyruğu şeklinde toplanarak da saçların daha az zarar görmesini sağlayacaktır. Saçlar açık kaldığında tamamıyla suya maruz kalırken toplu olduğunda bir kısmı suya maruz kalacak ve korunmuş olacaktır. Boyalı saçlar ise şapka ve eşarp takarak güneşin saç rengine vereceği zararı en aza indirebilirler” diye konuştu.
DENİZ VE GÜNEŞTEN YIPRANMIŞ SAÇLAR NASIL ONARILIR?
Ergül, tatile çıkan vatandaşların dönmeye başladığı günlerde, güneş, deniz ve havuzdan dolayı yıpranmış saçlar için ise şu önerilerde bulundu: “Yazın yıpratıcı unsurlarından etkilenmiş saçlar, basit ve bitkisel uygulamalarla eski sağlığına kavuşturulabilir. Eczanelerde veya aktarlarda bulunabilen susam yağı veya argan yağı ile saçlara masaj yaparak, ardından bir saat kadar sıcak havlu veya bone ile saçları kapatarak bekletebilirsiniz. Sonrasında saç tipine uygun bir şampuanla yıkayarak saçların nasıl canlandığını fark edeceksiniz.”
CİLDİ GÜNEŞTEN NASIL KORUMALI?
Güneş ışınlarının etkisiyle derinin ve cildin 2 ila 4 kat kalınlaştığını kaydeden Ergül, “Güneşe uzun süre maruz kalındığında güneş ışınları, melanin pigmenti birikimine yol açarak deride lekelenmeler ve çil oluşumuna sebep olabilir. Damarlanmalar (telenjektazik oluşumlar) görülebilir. Tüm bu etkiler derinin erken yaşlanmasına sebep olur. Yoğun miktarlarda güneşe maruz kalmak deri kanserleri ile doğrudan ilişkisi vardır. UV ışınları cildin alt katmanlarına dek nüfuz edebildiği için, kolajenin azalmasına ve cilt üzerinde hücre hasarına sebep olabilir. Cilt üzerindeki ben oluşumları da gözlemlenmeli, şüpheli durumlarda mutlaka doktora başvurulmalıdır. Ama bu etkiler, güneşin tamamen kaçınılması gereken zararlı bir şey olduğu anlamına gelmemeli. Bu zararlar güneşe yoğun maruz kalındığında etkili olan sonuçlardır. Cildimizi güneşin zararlı olabilecek etkilerinden korunmaya özen gösterilmeliyiz. Bunun için de güneş koruyucu kremler, giysiler, gözlük ve şapkalar ile güneşe çıkıldığı zamanlarda cilt ve gözler korunabilir. Ayrıca yaz aylarında 11.00-16.00 arası direkt güneş ışınlarına maruz kalmamaya özen gösterilmelidir. Açık renkli ciltler, koyu tenlilere oranla güneş altında daha az risk taşıdıkları halde, tüm cilt tipleri UV ışınlarının etkilerine karşı korunmalıdırlar. Deniz suyundaki tuz, güneşin etkilerini arttırır. Yüzerken veya denizdeki aktiviteler sırasında, cilt koruyucu kullanılmadığı takdirde ciddi müdahale gerektiren yanıklar oluşabilir. Güneş koruyucular ürünlerin içeriğinde kimyasal bir güneş perdeleyici terkip maddesi bulunan, krem, süt veya yağlardır. Yağlı ürünler, daha etkilidirler. Nemlendirici içerenler cildin kurumasını önler. Bunlar, güneşin cildin alt katmanlarına hasar vermemesi ve nüfuz etmemesi için, UVA ve UVB ışınlarının zararlı etkilerini filtre ederler. Güneş ışığının yayılmasından önce cildi pürüzsüzleştirirler ve özellikle yüzme öncesi ve sonrası düzenli olarak kullanılmalıdırlar. Güneş koruyucularının etkinlikleri, bu ürünlerin SPF (Sun Protection Factor - Güneş Koruma Faktörü) değerleri ile ölçülür. Bu değer ürünün üzerinde tanımlanır ve genellikle 2-30 arasında değişir. Bu sayı, kullanan kişinin yanmaksızın ne kadar süre güneş ışığı altında kalabileceğini göstermektedir. Ancak SPF değeri sadece UVB ye karşı korumayı tanımlar. Erken yaşlanmaya neden olan uzun UVA ışımalarına karşı ne miktarda koruma sağladığını ifade etmez” şeklinde konuştu.
(İHA)