Brüksel’de Türk ve yabancı basın mensuplarıyla bir araya gelen Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş önemli açıklamalarda bulundu.
“SREBRENİTSA KATLİAMI BİR BÜYÜK İNSANLIK SUÇUDUR"
“Boşnak kardeşlerimizin acılarına ortak olduk ve bütün dünyaya bu soykırımın bir kere daha lanetlenmesi için bütün gücümüzle seferber olduk. Şunu ifade etmek isterim ki : Srebrenitsa Katliamı bir büyük insanlık suçudur. BM Eski Sekreteri Kofi Annan, BM tarihi için kara bir lekedir diyor Srebrenitsa Katliamı için. Ancak eksik söylüyor. Srebrenitsa insanlık tarihi için büyük bir kara lekedir ve unutulmayacaktır, unutturulmayacaktır. O zulmü, o vahşeti, o vahşeti uygulayanları, o vahşete göz yumanları bütün dünya olarak hatırlayacağız. Hatırlamaya devam edeceğiz. Bir kere daha o soykırımın kurbanlarına Allah’tan rahmet diliyorum ailelerine, Boşnaklara ve bütün Saraybosna halkına yürekten taziyelerimizi ifade ediyorum. Ardından buraya Brüksel’e geldik. Brüksel’de dün gün boyunca temaslarımızı sürdürdük. Akşamda 15 Temmuz Şehitlerimizi Anma Töreni, demokrasiye sahip çıkma töreni dolayısıyla burada vatandaşlarımızla buluştuk. Her şeyden önce şunu ifade etmek durumundayım. Avrupa’da bazı ülkeler Türkiye Cumhuriyeti devletinin bakanlarının, yetkililerinin buradaki yurttaşlarımızla bir araya gelmeleri, onlarla beraber toplantı yapmaları, onlara konuşmalarına imkan vermezken yapılan toplantıları, bir şekilde yasaklarken, yada toplantılara müsaade etmezken burada Belçikalı yetkililerin toplantının yapılmasına müsaade etmeleri ayrıca geldiğimiz andan itibaren Şu ana kadar en üst düzeyde, her türlü kolaylığı sağlamaları dolayısıyla Belçikalı makamlara teşekkürü bir borç biliyorum. Doğru olan budur. Demokrasinin gereği olan budur. Fikir hak ve özgürlüklerinin, ifade özgürlüklerinin her platformda sağlanması, demokratik devletlerin de bu ifade özgürlüklerinin önündeki engelleri kaldırması gerekir. Bu anlamda Belçikalı yetkililer, Avrupalı diğer ülkelere de örnek olacak bir tavır sergilediler. Kendilerine teşekkür ediyorum” dedi.
Dün burada Avrupa Parlamentosu başkanı Antonio Tajani ile görüşme gerçekleştirdiklerini belirten Kurtulmuş, “Son derece verimli bir görüşmeydi. Aramızdaki sorunları ele aldık. Görüşmeler içerisinde önce 15 Temmuz’da Türkiye’de yaşananlar, 15 Temmuz’da Türk halkının demokrasiye sahip çıkışı, Türk halkının ortaya koymuş olduğu büyük cesaret ve hiç abartmadan söylemek gerekirse bu büyük cesaretin ,kahramanlığın Türkiye için olduğu kadar Avrupa demokrasileri içinde son derece değerli olduğunu karşılıklı müzakere ettik. Bu Avrupa içinde önemli bir dönüm noktasıdır 15 Temmuz tarihi ve neredeyse Fransız devrimi kadar, Avrupa demokrasileri içinde önemli bir kazanım olarak görüyoruz. Biz 15 Temmuz sonrası FETÖ ile verdiğimiz mücadelede bütün Avrupalı dostlarımızı da yanımızda görmek istediğimizi ifade ediyoruz. 15 Temmuz’dan sonra bir kısmı yurtdışına kaçan ve buralarda Türkiye karşıtı bir network oluşturan FETÖ mensuplarının bu yapmış olduğu faaliyetlere de göz yumulmaması gerektiğini de kendileriyle paylaştık”
“72 KRİTERDEN 65’İNİ YERİNE GETİRMİŞ OLAN TÜRKİYE’NİN..."
Görüşmelerde önemli konular içerisinde yer alan vize serbestisi ve geri kabul anlaşması ile ilgili gelinen noktada Kurtulmuş “ Bildiğiniz gibi bu her iki anlaşmada eş zamanlı olarak yürütülmüştür. Maalesef Türkiye yükümlülüklerinin önemli bir kısmını yerine getirmiş olmasına rağmen Avrupa Birliği bir takım siyasi saiklerle Türkiye’ye karşı özellikle vize serbestisi konusunda adım atmaktan kaçınmıştır. Bunun devam edebilmesi, vize serbestisinin Türk halkı için de Türkiye Cumhuriyeti içinde önemli bir adım olduğunu kendilerine ifade ettik. 72 kriterden 65’ini yerine getirmiş olan Türkiye’nin bundan sonraki diğer kriterler ilgili olarak da çalışabileceğini ama bunun için Avrupa Birliği tarafından da olumlu bir yaklaşımın sergilenmesi gerektiğini ifade ettik” dedi.
“AVRUPA ÜLKELERİNDEN BEKLENTİMİZ..."
“Avrupa Birliğinden Türkiye’den beklentisi terörle mücadelede Türkiye’nin yalnız bırakılmamasıdır. Türkiye eş zamanlı olarak 3 önemli terör örgütüyle mücadele eden bir ülkedir. Hatta mücadele lafını da kaldırayım, savaşan bir ülkedir. Bir taraftan DEAŞ’la bir taraftan PKK’yla bir taraftan da uzun yıllar devletin içerisine gizlenmiş olan bütün anti demokratik imkanları kullanarak Türkiye devletini paralelize etmeye çalışan FETÖ örgütüyle Türkiye mücadele etmektedir. Bütün dünyada DEAŞ’la mücadele sözlerin ötesine geçmemişken Türkiye her türlü riski ve sorumluluğu üstüne alarak DEAŞ’la son derece etkin bir mücadeleyi Suriye’de sürdürüyor. Türkiye’nin DEAŞ’a karşı vermiş olduğu mücadelede her iki siyasi lider tarafından da övgüyle bahsedilmiş, olumlu bir şekilde anılmıştır. Ayrıca Türkiye’nin PKK ile mücadelesinde de son derece etkin bir şekilde mücadeleyi sürdürüyoruz. 40 yıldır Türkiye’de yaklaşık 40 binin üzerinde insanın hayatına mal olan bu terör örgütünün varlığını artık Türkiye sonlandıracaktır. Avrupa ülkelerinden de beklentimiz bu cani terör örgütüne karşı bazı Avrupalı siyasi çevrelerde verilen desteklerden de vazgeçilmesidir. Özellikle Avrupa Parlamentosu içerisinde PKK başta olmak üzere bir takım Türkiye karşıtı insanlık karşıtı terör örgütlerinin işaret ve sembollerinin kullanılmasından son derece rahatsız olduğumuzu kendilerine ifade ettik” ifadelerini kullandı.
(İHA)