CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin Belediye Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada her kentin bir kimliği olduğunu belirterek, “Sizler seçilmiş belediye başkanları kentin kimliğine, tarihine, kültürüne karşı sorumluluk üstlenen kişilersiniz. Bu sorumluluk çerçevesinde hareket edildiği zaman kentin zenginleştiğini görürsünüz. Kenti zenginleştirmek birisine kaynak aktarmak değildir, kenti kültürel, sosyal, ekonomik olarak zenginleştirmektir. Bizim belediye başkanlarımız bu bilinçle hareket ediyorlar. Buradan 80 milyon yurttaşıma seslenmek istiyorum, bizim belediye başkanlarımız hem kendi kentlerinin kimliğine hem tarihine saygılıdırlar. Somut örnekler vermek mümkündür, eğer Çankaya’da veya Yenimahalle’de bir yapının değeri çok artıyorsa demek ki orada bireysel değil kentsel zenginliği görüyorsunuz. Biz zenginliği bireysel olarak değil kitlesel olarak düşünüyoruz. Bizim belediye başkanlarımızın böylesine önemli bir görevi var. Özellikle son birkaç aydır tartışıyoruz, İstanbul’a ihanet edildi mi edilmedi mi? En yetkili kişi çıktı nasıl ihanet ettiklerini anlattı. Bütün sorunu büyük bir çıplaklıkla toplumun önüne koydu. Biz bunu söyleseydik belki pek çok çevreden eleştiri alırdık. İhanet edenler ne yaptı? Hiçbir şey yapmadı. Buradan bütün İstanbullu kardeşlerime sesleniyorum, oy verdin belediye başkanı yaptın ve çıktılar kendileri itiraf ettiler. Lütfen önümüzdeki seçimlerde hainlere yer vermeyiniz. ’Dikey yapılaşmaya izin vermeyeceğiz’ deniliyor. Belediye başkanı zorla istifa ettiriliyor. Arkasından İstanbul Haliç’te yapılaşma 4 kat. Belediye Meclisinden bir karar 10 kata çıkıyor. İhanetin katmerlisi yapılıyor. Haliç’in etrafına yüksek binaları diktiğiniz zaman bu Haliç’e ve İstanbul’a ihanet etmek değil midir?" şeklinde konuştu.
“KHK İLE GÖREVDEN ALINAN VE İSTİFA ETTİRİLEN BELDELERDEKİ BELEDİYE BAŞKANLARININ SEÇİMİNİ YAPALIM DEDİK”
100’ün üstünde belediye başkanının KHK ile görevden alındığını, yerlerine atamayla belediye başkanlarının getirildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Ankara, İstanbul, Bursa, Balıkesir’de görev yapan belediye başkanları şantajla, tehditle istifa ettirildi. Bu belediye başkanları gözyaşları içinde görevlerinden istifa ettiler. O belediye başkanları çocuklarına asla hesap veremeyecekler. Beyefendi diyor ki, ‘Gereğini yaptık, sıra CHP’ye geldi. Onlar da gereğini yapsın.’ Bizde gereğini yapıyoruz ve bütün belediye başkanlarımızı yürekten kutluyoruz, çünkü onlar halka hizmet ediyor. Şu anda halkın yüzde 41’i seçilmemiş belediye başkanları tarafından yönetiliyor. Biz bu demokrasi ayıbına son vermeliyiz. Erken seçim yapalım dedik. Bir süre sonra belediye başkanlarına da, belediye seçimlerine de gerek yoktur, hepsini ben atayacağım diyecek. Bu zihniyet asla ve asla unutmasın. CHP dimdik ve ayaktadır. KHK ile görevden alınan ve istifa ettirilen beldelerdeki belediye başkanlarının seçimini yapalım dedik. Düne kadar millet diyordun. Hadi millet seçsin. Şimdi milletten kaçıyor. Eğer bir siyasi anlayış milletten kaçıyorsa kendi sonunu getirmiş demektir” ifadelerini kullandı.
“ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİMLERDE YANİ 2019’DA İSTANBUL’U, ANKARA’YI, BURSA’YI, BALIKESİR’İ, ANTALYA’YI, MERSİN’İ, ADANA’YI ALACAĞIZ”
Suç oranının en düşük olduğu kentlerin CHP’li belediyelerin yönettiği kentler olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, “Yurttaşlarımızı kültürle, sanatla buluşturuyorsunuz. CHP’li belediyeler çok zor koşullarda görev yapıyorlar. Günün 24 saati denetim elemanı var. Başımızın üstüne gelsinler. Şimdi o denetim elemanları üzerine baskı kuruluyor. İlla bir şey bulacaksın. Yok kardeşim ne bulacaksın. Bütün baskılara rağmen arkadaşlarımız güzel çalışıyor. Önümüzdeki seçimlerde yani 2019’da sadece 6 büyükşehiri değil, İstanbul’u, Ankara’yı, Bursa’yı, Balıkesir’i, Antalya’yı, Mersin’i, Adana’yı alacağız. Bizim büyükşehir belediyelerin olduğu yerlerde kırsalla kent arasında müthiş bir uyum var” dedi.
“TÜRKİYE 2019’DA BİR YOL AYRIMINA GİDİYOR”
“Büyük kentleri yönetmek bizim boynumuzun borcudur” diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Belediye başkanları olarak özellikle sizlere düşen görev, Türkiye 2019’da bir yol ayrımına gidiyor. Önümüzde iki seçenek var, üçüncü bir seçenek yok. Ya tek adam rejimi ya demokrasi. Biz, CHP’li belediyeler olarak demokrasiyi sonuna kadar savunduk ama demokrasimizin ayaklarımızın altından süratle kaydığını görüyoruz. Daha tek adam rejimi gelmedi, bugünden faturasını toplum çekiyor. Dolar, avro boşuna mı yükseliyor, fiyatlar boşuna mı artıyor? Sorumlusu tek bir adam. Türkiye’yi bir adama teslim ederseniz böyle bir tablo çıkar ortaya. Eğer bu tablo 2019’un sonrasına taşınırsa çok daha acı tablolarla 80 milyon karşı karşıya kalacak. Demokrasiyi sonuna kadar savunacağız. Buradan 80 milyon oy kullanan vatandaşlarıma sesleniyorum, ister ülkücü olun, ister sosyal demokrat, ister milliyetçi, ister muhafazakar olun, hangi görüşten olursanız olun düşüncelerinizi ancak demokraside ifade edebilirsiniz. Demokrasi benim için olduğu kadar benim gibi düşünmeyen insanların da rejimidir. 2019’da, yol ayrımında, demokrasiden yana oy kullanmaya herkesi davet ediyorum. Bir insan her şeyi bilemez. Bir insana bir ülke teslim edilemez. O yetkinin bir kısmını kullandı Türkiye buraya geldi. Eğer bu yetki aşımı 2019’un sonrasına sarkarsa vay Türkiye’nin haline.”
Kimsenin korkudan ses çıkaramadığını öne süren Kılıçdaroğlu, “Bedel ödemek gerekiyorsa biz ödeyeceğiz. Bu bizim sorumluluğumuz. Hepimizin sorumluluğu var. Ülkeye, çocuklara karşı sorumlulukları var. Biz çocuklarımıza, bize bırakılan Türkiye’den daha güzel bir ülkeyi bırakmalıyız. Sorumluluk bilinciyle hareket ettiğimiz zaman hedefe ulaşmak yakındır. Fazla bir süremiz kalmadı. 2019’da yeniden demokrasiyi bütün kurum ve kurallarıyla inşa edeceğiz. Biz bu ülkeye sözümüz söz demokrasiyi getireceğiz” diye konuştu.
(Pelin Üzek Kılıç - Emre Yüzügüldü/İHA)