Bülent Tezcan’a Deniz Baykal’ın çağrısı soruldu

CHP Sözcüsü Bülent Tezcan, Deniz Baykal’ın Kılıçdaroğlu’na yönelik adaylıkla ilgili çağrısını, “Biz o defteri kapattık. Sayın Genel Başkanımız onunla ilgili açıklamayı zamanında yaptı. Tekrar açılıp konuşulması gerektiğini düşünmüyoruz” diye değerlendirdi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında gerçekleştirildi. MYK’nın gündemini ise CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan düzenlediği basın toplantısında paylaştı. Türkiye’de FETÖ ile mücadele yalanı adı altında toplumun muhalif kesimlerine dönük saldırıların devam ettiği günlerden geçildiğini savunan Tezcan, “Hükümet FETÖ ile mücadele etmiyor. Hükümet tam tersine FETÖ ile mücadele edenlerin üzerine gidiyor. Son günlerde yaşadıklarımız bunu açık bir biçimde gösteriyordu. Sözcü gazetesine yönelik soruşturma FETÖ ile mücadele yalanının çöktüğü andır. Sözcü gazetesi başından bu yana FETÖ ile kararlı mücadeleyi yürüten yayın kuruluşlarımızdan birisidir. Sözcü sözünün eridir ama hükümet sözünün eri değildir. Hükümet FETÖ ile mücadele etmek yerine FETÖ ile mücadele edenleri soruşturmakla meşgul. Kumpaslar dönemi devam ediyor, bitmedi. Dün FETÖ’cülerin kumpaslarına ortak olanlar sonra bu kumpasları ifşa ettiklerini söylüyorlardı. Ergenekon, Balyoz gibi kumpasları. Ama şimdi görüyoruz ki yeni kumpasların peşindeler. Cumhuriyet gazetesini FETÖ’cü diye suçlayan soruşturmayı yürüten savcı FETÖ sanığıdır. Hakkında dava var. O savcı hala o soruşturmayı yürütüyor ve hala gazeteciler tutuklu. AK Parti önceki kumpasçı ittifaklarından kaynaklanan tutumunu devam ettirmeye kararlı. Çünkü hedefi gerçekten FETÖ ile mücadele değil, bu adı altında her türlü muhalefeti tasfiye etme hedefidir” diye konuştu.

“BİZ DE CHP OLARAK MÜDAHALE TALEBİNDE BULUNDUK”

Darbenin siyasi ayağının gizlendiğini kaydeden Tezcan, “Israrla bunu söylüyoruz. Israrla darbenin siyasi ayağı gizlenmeye devam ediyor. Darbenin siyasi ayağını oluşturanlar bugün OHAL yetkilerini kullanıyorlar. Darbenin gerçek siyasi ayağı OHAL yetkilerini kullanarak medya üzerine saldırıyor, toplumsal muhalefeti bastırmaya çalışıyor. OHAL güç ve kudretini kullanarak darbe komisyonunun çalışmalarını durduruyor, engelliyor. Bununla ilgili Genelkurmay ana davası başladı Sincan’da. Biz de CHP olarak müdahale talebinde bulunduk. Bu davayı mahkeme karar vermesi halinde müdahil olarak sonuna kadar takip edeceğiz CHP olarak. Darbeleri araştırma komisyonunun gerçeğin üzerine gitmesine engel olan irade muhtemeldir ki mahkemenin de gerçeğin üzerine gitmesine engel olmak için girişimlerde bulunacaktır. Yargılama sürecinde gerçeğin ortaya çıkması açısından CHP’nin müdahale talebine karar verilmesi önemlidir. Mahkemeden bu kararı vermesini bekliyoruz. Kontrollü darbe konusundaki şüpheler güçlü bir şekilde devam etmektedir. Geçen hafta ihbarcı subayın önce kaybedilen ifadesi ortaya çıkarıldı. 15 Temmuz günü MİT’e gelip darbe ihbarında bulunanın ifadesi bir gazetede ortaya çıkarıldı. Ne diyor ihbarcı, ‘Saat 14.20’de geldim’ diyor. 14.20’den 8 saat, 10 saat, 12 saat sonra kuvvet komutanlarının derdest edildiği bir darbe senaryosu var ilginç” ifadelerini kullandı.

“AÇLIK GREVLERİ HAZİN BİR NOKTAYA GELDİ"

Açlık grevlerinin hazin bir noktaya geldiğini söyleyen Tezcan, şunları kaydetti:

“Açlık grevi yapanlar tutuklanıyorlar. Zorbalığa karşı bedenlerinden başka silahları olmayan insanlar silahlı örgüt üyesi diye tutuklandılar. 77 gün açlık grevinden sonra silahlı örgüt üyesi diye gözaltına alınıyorlar. Hükümetin yapması gereken şey bu insanların taleplerini insani bir çerçeveden ele alıp açlık grevini bitirmeye dönük adımlar atmak arayışı içerisinde olmak çaba harcamak olması gerektiği halde bakıyoruz hükümet bedenleriyle çok zor bir mücadele yolunu seçmiş olanlara silahlı örgüt üyesisin diye bir başka zorba muameleye maruz bırakıyorlar. Açlık grevini onaylamıyoruz. Açlık grevleri kabul edilebilir bir eylem yöntemi değildir. Gerçekten bununla ilgili ellerinde delilleri olsa 70 gün önce neredeydiniz, açığa alırken neredeydiniz? Niye bugün açlık grevleri kamuoyunda bu ölçüde tepki toplamaya başlayınca bu yolu seçiyorsunuz. Savcının sorduğu soruları öğreniyoruz ki, ‘Gezi ruhuyla irtibatlandırıp, Gezi ruhu çerçevesinde Gezi türü olayları mı tahrik etmek istiyorsunuz’ diye soruyorlarmış. Şunu bilsinler ki Gezi’nin üzerine hiç kimsenin çamur atmaya gücü yetmeyecektir. Gezi herhangi bir şekilde darbe girişimi değildir. Gezi son yıllarda ülkemizin demokrasi tarihinde en önemli en değerli demokrasi direnişidir, demokrasi buluşmasıdır. Kimse Gezi üzerinden bir başka sonuca ulaşmanın peşine düşmesin. Gezi ruhundan hayaletten korkar gibi korkuyorlar. Ama korkunun ecele faydası yok. Gezi ruhunu yok edemeyecekler.”

“MECLİSİN İLK YAPMASI GEREKEN ŞEY 299. MADDEYİ KALDIRMAKTIR”

Pazar günü yapılan AK Parti kongresine değinen Tezcan, “Pazar günü yapılan AK Parti kongresi parti devletinin resmen tescil edilmesidir. Bu aşamadan sonra cumhurbaşkanlığı makamı yoktur, boşalmıştır artık. Türk Ceza Kanunu’nun cumhurbaşkanına hakareti düzenleyen 299. maddesinin de hükmü kalmamıştır. Meclisin ilk yapması gereken şey 299. maddeyi kaldırmaktır. Artık korunması gereken bir cumhurbaşkanı yoktur. Siyasette bir siyasi parti genel başkanı vardır. Bu nedenle önlerinde dava olan hakimlerin de derhal o dosyaları sonuçlandırmaları ve davaları düşürmeleri gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

KILIÇDAROĞLU YARIN VATAN PARTİSİ’Nİ ZİYARET EDECEK

Tezcan, ‘hayır’ buluşmaları çerçevesindeki ziyaretlerinin devam ettiğini kaydederek, “Sayın Genel Başkanımız bu çerçevede yarın saat 12.00’de bir heyetle Vatan Partisi’ni ziyaret edecek. Hayırda birleşen toplumun bir yarısı, siyasi parti, sivil toplum örgütleri bütün o güçler bir ortak payda etrafında toplandılar. Bu da demokrasi ortak paydasıydı. O hayır buluşmaları, demokrasi ortak paydası önümüzdeki süreçte bir demokratik anayasa girişimini doğurmalıdır. Beklentimiz, talebimiz budur. Bu buluşmalar kendi ruhuna uygun bir demokratik anayasa girişiminin de başlatıcısı olmalıdır. Önümüzdeki günlerde bu umudun büyüyeceğine ve bu çerçevede ortak bir çalışmanın başlayacağına inanıyoruz” dedi.

“HAYIR İÇİN 15 MİLYON LİRA HARCAMIŞIZ, EVET İÇİN SADECE KAMU KAYNAKLARINDAN 15 MİLYAR LİRA HARCANMIŞ”

Bütçe açığının ilk 4 ayda 40 milyar olduğunu söyleyen Tezcan, “Bu açığın 15 milyar lirası evet kampanyası için harcanan paradan kaynaklanıyor. Yani kamunun 15 milyar lirası evet kampanyası için kullanılmış. Biz hayır kampanyası için harcadığımız parayı çıkardık. 15 milyon lira. Hayır için 15 milyon lira harcamışız, evet için sadece kamu kaynaklarından 15 milyar lira harcanmış yani bire bin. Evet kampanyası bin katı kaynak kullanmış hem de kamudan milletin kaynaklarından. Buna rağmen sandıkta seçmenin bir yarısının hayır demesini önleyemediler” açıklamasında bulundu.

“MESELE MEVCUT İLLERİ İL OLMAKTAN ÇIKARMAK DEĞİLDİR”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cizre ve Yüksekova’nın yakın zamanda il olabileceğini yönelik açıklamalarının sorulması üzerine Tezcan, “Sayın Erdoğan’ın şehirciliği bilip bilmediğini bilmem. Bilip bilmediğini görmek için İstanbul’a bakmak lazım. İstanbul’un siluetinin nasıl bozulduğuna bakmak lazım. Ama intikamcılığı çok iyi bildiğini biliyoruz. 10 ay önce geçiremedikleri CHP’nin de o süreçte çok etkili muhalefeti sonucu geri çekmek durumunda kaldıkları bir uygulamayı bugün yeniden gündeme getirmeye başladıklarını görüyoruz. Mesele mevcut illeri il olmaktan çıkarmak değildir, mesele illeri beldeleri yaşanabilir hale getirmektir. Ne yazık ki Sayın Erdoğan’ın, AK Parti iktidarının böyle bir niyeti yoktur” cevabını verdi.

“BİZ O DEFTERİ KAPATTIK”

CHP’li Deniz Baykal’ın Kılıçdaroğlu’na yönelik 2019’a ilişkin adaylıkla ilgili çağrısının hatırlatılması üzerine Tezcan, şöyle konuştu:

“Biz o defteri kapattık. Sayın Genel Başkanımız onunla ilgili açıklamayı zamanında yaptı. Tekrar açılıp konuşulması gerektiğini düşünmüyoruz.”

(Pelin Üzek / İHA)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.