Kalp, günde ortalama 100 bin defa kasılıp gevşeyerek vücuda her gün 7 tonun üzerinde kan pompalıyor. Kalpte oluşan bazı hasarlar bu görevi sürdürürken kalbin zamanla daha çok yorulmasına ve bunun sonucunda da kalp yetersizliğinin ortaya çıkmasına yol açıyor. Bu nedenle kalp yetersizliğini tetikleyen risk faktörlerine dikkat etmek hayati önem taşıyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. İbrahim Sarı, kalp yetersizliğine yol açan risk faktörleri hakkında bilgi verdi.
İlerleyen evrede kilo kaybı yaşanıyor
Kalp, kanın vücut için gerekli olduğu kadarki kısmını yeteri kadar pompalayamadığı zaman ya da pompaladığı ancak bunu yaparken normalden daha fazla yorulduğu zaman kalp yetersizliği başlamaktadır. Kalp yetersizliği durumunda en sık; nefes darlığı, halsizlik, erken yorulma, sürekli yorgunluk hissi, performans düşüklüğü, önceden çıkılabilen merdiven sayısına ulaşamamak, enerjisizlik gibi şikayetlerin görülmektedir. Bunların yanında; ayaklarda ödem, şişlik yaşanır. Yatarken yüksek ya da birden fazla yastık kullanma ihtiyacı hissedilir. Bazen karında sıvı birikebilir. İştahsızlık yapabilir. İlerleyen zamanlarda bağırsakların emilimini de bozmaktadır. İlk başlarda ödemden dolayı kilo alımı olurken ileri evrelerde sıvının karna dolması sebebiyle iştahsızlıkla beraber kilo kaybı yaşanmaya başlar.
Risk faktörlerine dikkat!
Kalp yetersizliği sebeplerinde en sık karşılaşılan enfarktüs geçirmiş olmak, stent takılmış olmak gibi daha önce geçirilmiş kalp damar hastalıklarıdır. Bu hastalıkların kalbe bıraktığı hasarlı izler kalbin o bölgesini zayıf bırakmakta ve kalp yetersizliği görülme riski artırmaktadır.
Hipertansiyon kalp yetmezliği riskini artırmaktadır. Kan basıncında gerçekleşen az miktarlardaki artış bile kalp damar hastalıklarına bağlı ölüm riskini artırmaktadır.
Bazı kalp kapak hastalıkları da kalp yetersizliğini tetiklemektedir. Kalp kapaklarındaki darlık veya kaçaklar kalbe fazladan yük anlamına gelir.
Atriyal fibrilasyon ya da sık ekstrasistoller gibi bazı ritim problemleri uzun süre devam ederse kalp yetmezliğine yol açabilmektedir.
Aşırı alkol almak ve bağımlılık yapıcı maddeler de kalp yetmezliğine yol açmaktadır. Alkol alımı sınırlandığında bu etki ortadan kalkar ancak bağımlılık yapıcı maddelerin verdiği etkide geri dönüşüm söz konusu olmayabilir. Sigara da yine kalbe olan zararlı etkisiyle kalp yetmezliğinde risk faktörleri arasında sayılmaktadır.
Grip, nezle gibi bazı enfeksiyonlar direk kalp kasını yorarak kalp yetmezliğine yol açabilmektedir.
Kalp yetersizliği genetik olarak da ortaya çıkabilir. Genetik sebeplerle olduğunda daha çok gençlerde karşılaşılmaktadır. Hatta konjenital adı verilen bazı doğumsal kalp hastalıklarında da kalp yetersizliği görülmektedir. Bazen ise altta yatan herhangi bir sebep olmadan kalp yetersizliği görülebilmektedir.
Erken evrede yaşam tarzı değişikliğiyle iyileşmek mümkün
Kalp yetersizliği tanısı alan hastalarda tedavinin 3 ayağı bulunmaktadır. Yaşam tarzı değişikliklerinde kalp yetersizliği gelişen hastaların ilk olarak evresine bakılmaktadır. Sağlıklı bir insanın günlük alması önerilen sıvı ve tuz miktarı kalp yetersizliği hastaları için oldukça fazladır. Bu nedenle evresine göre hastalara sıvı ve tuz tüketiminde sınırlamalar getirilir ve ödem açısından kilo takibi önerilir. Ayrıca grip aşısı, zatürree aşısı gibi aşılarını aksatmamaları gerekir. İlaç tedavileri bu sürecin omurgasını oluşturmaktadır. İlaç tedavisinde genellikle hastaların 3-4 çeşit ilaç kullanılması gerekebilir. Girişimsel tedavilerde ise hastanın kalp yetersizliği sebebi kalp damar hastalıklarına, ritim problemlerine ya da kapak sorunlarına bağlı olduğunda öncelikle bu hastalıklar stent gibi girişimsel yöntemlerle ya da bypass gibi cerrahi yöntemlerle tedavi edilir. Gerekli olduğu hallerde ritim problemini düzelten veya kalbin daha etkili çalışmasını sağlayan piller takılabilir. Belirli evredeki hastalara ise kısa süreli veya uzun süreli kalp destek cihazı sağlayan ‘yapay kalp’ gibi cihazlar yerleştirilir. Son evrede ise kalp nakline başvurulmaktadır.