COVID -19’un özellikle gebelik dönemindeki kadınlar ve bebekler üzerindeki etkisi ile ilgili olarak henüz çok az şey biliniyor. Ancak gebelik döneminde yaşanabilecek her türlü sorunun hem anne, hem de bebeğin sağlığı açısından önem taşıdığı için enfeksiyondan korunabilmek adına gebelerin çok daha dikkatli olması gerekiyor. Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erkut Attar, Gebelerin Covid-19’a yakalanma riskinin genel popülasyonuna göre daha yüksek görünmediğini ancak hastalığı ağır geçirme risklerinin daha yüksek olduğunu söyledi.
VİRÜSÜN ANNE KARNINDAN BEBEĞE GEÇTİĞİNE DAİR KANIT YOK
Dünyada Covid-19’lu bir yeni doğan vaka görüldüğünü ancak bebeğin anne karnından koronavirüs alıp almadığına dair henüz bir veri olmadığını belirten Prof. Dr. Erkut Attar, söz konusu vakanın anne karnından mı virüsü aldığı, yoksa doğumdan sonra temasla ya da emzirme ile mi kaptığının henüz net olmadığını işaret etti. Prof. Dr. Erkut Attar, “Belirti göstermeden covid-19 hastası olan gebelerde de anne karnındaki çocuk için bir risk bulunmuyor. Ancak test sonucu pozitif olan annelerin bebeklerine de mutlaka test yapılması gerekiyor. Virüs pozitif annelerin bu konuda hekimlerini ve sağlık ekiplerini de mutlak bilgilendirmeleri gerekmekte. Aksi takdirde, doğum sırasında veya sonrasında bebeğe ya da sağlık ekibine bulaştırma riskleri bulunuyor.” Diye konuştu.
HASTALIK ENDİŞESİ BEBEĞİ DE ETKİYOR
Covid-19 olan gebelerde dünyada erken doğuma yol açtığına dair vakalar görünse de bu konuda bilimsel verilerin henüz bulunmadığını anlatan Prof. Dr. Erkut Attar, bu dönemde asıl önemli noktanın anne adaylarının yaşadığı endişe olduğunu söyledi. “Hastalığa yakalanma endişesi erken doğum ya da düşük riski gibi tehlikeli olasılıklara yol açabiliyor. Bununla birlikte Covid-19 pozitif olan bir anne adayının ilk 10 hafta ilaç kullanması çocuk için risk oluşturabiliyor, ancak 10. haftadan sonra böyle bir risk oluşturacağına dair bir kanıt bulunmuyor.”
GEBELİK TAKİBİ ARALIKLARI UZADI
Genel sosyal izolasyon kurallarının bu dönemde gebeler için de diğer bireylerde olduğu gibi geçerli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Erkut Attar şöyle devam ediyor: “Mümkün olduğunca takipleri için çok gerekli değilse kontrole çağırmıyoruz ya da kontrol aralıklarını uzatıyoruz. Ancak bu arada koronavirüsten korunmak adına bazı önemli gelişmelere yol açabilecek sorunları da göz ardı etmemek gerekiyor. Bu anlamda gebelikte 12. Hafta çok önemlidir. 16. ve 20. Haftalar da keza gebelik takibinde önemli dönemlerdir. Bu haftalarda takiplere gelebilirler. 34. Haftaya kadar ayda bir olan kontrolleri 1,5 ayda bire, 34. Haftadan sonra 2 haftada bir yapılması gereken kontrolleri daha uzun aralıklarla örneğin 3 haftada bire çıkartarak gebelerin hastane ortamına çok girmemesine özen gösteriyoruz. Ancak hastaneye geldiklerinde de biraz önce de vurguladığım gibi kontrollerini diğer hastalarla ve çalışanlarla temas ettirmeden özel alanlarda yapıyoruz.”
SAĞLIK ALT YAPIMIZ GÜÇLÜ!
Covid-19’lu bir gebenin rutin kontrolleri ve doğum yapabilmesi için ülkemizde sağlık alt yapısının da doğumhanelerin de buna uygun olduğunu aktaran Prof. Dr. Erkut Attar, sözlerine şöyle devam etti: “Diğer birçok ülke buna hazırlıksız yakalanmış olsa da, ülkemize nispeten daha geç gelmesinden dolayı daha hazırlıklıydık. Corona pozitif olan ve akciğer tutulumu ya da solunum sıkıntısı olan anne adaylarında doğum sırasında yaşanabilecek zorlanmalar nedeniyle sezaryene gitmek zorunda kalabiliriz. Genel anestezide çıkabilecek sorunları da göze alarak epidural anestezi tercih ediyoruz. Covid-19 hastası bir anne normal doğum da yapabilir ancak doğum sırasında ve hemen sonrasında annenin temasla bebeğe hastalık geçirme riski bulunuyor. Bunun için de doğum öncesinde hazırlıkları çok iyi yapıyoruz” diyor
TÜP BEBEK TEDAVİLERİNİ BİR SÜRE ERTELEMEK ZORUNDAYIZ
Covid-19 salgını nedeniyle Sağlık Bakanlığının talimatıyla elektif olarak ifade edilen seçici sağlık işlemlerinin durdurulduğu ve ötelendiğini söyleyen Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Erkut Attar, tüp bebek tedavisinin de bu kapsamda durdurulduğu, aksi taktirde sadece sağlık açısından değil yasal açıdan çok büyük sıkıntılarla karşılaşabilineceğini söyledi. Hastaların da bu konuda çok titiz ve dikkatli olması gerektiklerini ve başlanmış veya başlanacak olan tüp bebek tedavilerini durdurmasını önerdi. Prof. Dr. Erkut Attar konuyla ilgili şu bilgileri verdi:
“Salgınla beraber yeni başladığımız tüp bebek tedavilerini durdurduk ancak sona yaklaşan tedavileri salgından hemen önce tamamlayarak bitirdik. Önümüzdeki birkaç ay sonra şartlar normale dönmeye başladıkça tedavilerini yarıda bıraktığımız hastalarımızın tedavilerini tamamlayabileceğiz. Çok uç sınırda olan vakalar hariç diğer hastalarımızın tüp bebek tedavisinde başarı şansını kaybetmeleri olasılığı hemen hemen yok. Ancak, bu uç hastalar için de son dönemde yeni tedavi yöntemleriyle başarı elde edilebiliyor. Kar-zarar hesabı yapıldığında, bizler için öncelikli olan insan ve toplum sağlığıdır. Yapılması o an zorunlu olmayan bir işlem için Hastayı riske atmak asla doğru değildir.”