AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “(CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu) İkide bir karşısındaki siyasi rakiplerinin namusunu sorgulayan tutum içerisine giriyor. Biz siyasi namustan bahsedilmişken kendisinin verdiği namus sözünü hatırlatıyoruz. Seçimlerden önce hiçbir işçi atılmayacak diye belediyelerden namus sözü vermişti” dedi.
AK Parti Sözcüsü Çelik, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında konuştu. Çelik, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na yüklendiği konuşmasında gündeme ilişkin önemli başlıkları aktardı. Çelik, “Cumhurbaşkanımız Türkiye Cumhuriyeti ve devleti adına Soçi’de zorlu mücadeleyi yürütürken o gün grup toplantısı olan CHP Genel Başkanı çıksaydı kürsüye deseydi ki, ‘Arkadaşlar hükümetin yürüttüğü politikalar konusunda eleştirilerim var. Fakat şu anda devletim, milletimiz adına Soçi’de zorlu bir müzakere yürütülüyor. O sebeple bugün eleştirileri bir kenara bırakıyorum. Devletimizin çıkarlarını korumak için terör örgütünü geriletmek için ortaya koyduğu bu mücadele çerçevesinde terör örgütlerine karşı Cumhurbaşkanı ve hükümetin yanında yer alıyorum. Eleştirilerimi daha sonraki haftalarda dillendirmek üzere saklı tutuyorum’ gibisinden bir yaklaşım ortaya koysaydı biz de o zaman derdik ki ‘Gerçekten bu soylu bir tavır olmuştur. Atatürk’ün kurduğu CHP’nin genel başkanına yakışır bir tavır olmuştur.’ Tabii her zamanki gibi bu hayal düzeyinde kalmıştır” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na yüklenen Çelik, “Onun yüzünden bu konuya girmek durumunda kalıyoruz. Sık sık bahsettiği ve ayağa düşürdüğü kavramlardan bir tanesi namustur. İkide bir karşısındaki siyasi rakiplerinin namusunu sorgulayan tutum içerisine giriyor. Biz siyasi namustan bahsedilmişken kendisinin verdiği namus sözünü hatırlatıyoruz. Seçimlerden önce hiçbir işçi atılmayacak diye belediyelerden namus sözü vermişti. İstanbul Belediyesi başta olmak üzere atılan bu işçiler karşısında bu namus sözünü bir kere daha hatırlatıyoruz. Hatırlatırken de kendisinin yüzleşmesi gereken bu siyasi namus meselesi ile ilgili olarak bu yüzleşmeleri yapmadan başkaları hakkında siyasi namus üzerinden bir kritik yapmamasını tavsiye ediyoruz. Siyasi namusun en temel ilkesi teröre karşı olmaktır. Kılıçdaroğlu geçmişte ne demişti; ‘YPG bir terör örgütü değil, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum.’ Dolayısıyla Kılıçdaroğlu’na YPG’nin nasıl bir örgüt olduğunu tekrar hatırlamak ihtiyacı seziyoruz. Terör örgütü değil dediğiniz bu organizasyon, sadece hudutlarımızdaki yerleşim yerlerinde terör örgütü unsurları tarafından havan, top ve roket saldırısı olmuştur. Sizin terör örgütü değil dediğiniz karşısında 20 şehit verdik, 187 yaralı masum sivil vatandaşımız var. Şu ana kadar icra edilen harekâtta 7 kahraman askerimiz şehit oldu, 90 askerimiz yaralandı. Yine kardeşlerimiz olan Suriye Milli Ordusu mensuplarından 97 şehit verdik ve 369 kardeşimiz yaralanmıştır" dedi.
“AVRUPA DEMOKRASİLERİ YERLE BİR OLACAKTIR”
Avrupa Birliği’nin göçme politikaları ve Türkiye’nin bu noktada yaptığı fedakarlıklara değinen Çelik, “Avrupa Birliği baştan beri biz ABD ile müzakere gerçekleştirdikten sonra bile AB Konseyi başkanı çıktı bunun yetersiz olduğunu ve terör örgütü demeden Kürtler diyerek bir manipülasyon yaparak bunun garanti altına alınması gerektiğini söyledi. AB ülkelerinin sınırları ve demokrasileri Türkiye tarafından korunmaktadır. Eğer Türkiye, bu göç meselesinde bu kadar fedakârca insani davranış ortaya koymasıydı, bu kadar insan Avrupa sınırlarına dayanmış olsaydı, aşırı sağcı ve ırkçıların istismarı karşısında Avrupa demokrasileri yerle bir olacaktır. Göçle ilgili olarak henüz sınırlarına dayanmış çok küçük sayıda bir takım mülteciler AB’de ilk defa aşırı sağcılar, Nazi bağlantılı bir takım gruplar, AB parlamentolarında çeşitli meclislerine girdiler. Birçok Avrupa ülkesinde ikinci parti haline geldiler. Bizim karşılaştığımız gibi fiziki olarak göç durumuyla karşılaşsalardı kesinlikler bunlar Avrupa demokrasini ve siyasi haritasını değiştirecek sonuç doğuracaktır. Türkiye’nin bu kadar mülteci misafir etmesi Avrupa demokrasilerini koruyan en önemli unsurdur. Dolayısıyla müteşekkir olması gereken Avrupa’nın ikiyüzlü tavrının sürdürebilir olmadığını ifade etmek istiyoruz” şeklinde konuştu.
ARAP BİRLİĞİ’NE TEPKİ
Çelik, Arap Birliği’nin açıklamalarına da dikkat çekerek, “Birlik yaptığı her açıklamada Arap toprağının işgalinden ya da Arap toprağına yabancı gücün girmemesi gerektiğinden bahsediyor. O zaman şu soruyu sormak gerekiyor; Suriye’de Arap toprağı üzerinde Kürleri ve diğer etnik grupları, Türkmenleri, zulüm altında bırakan, burada bir terör koridoru oluşturmaya çalışan terör örgütleri karşısında Avrupa Birliği, Arap Birliği’nden niye aynı sesleri duymuyoruz? Terörle mücadele konusunda en güçlü desteği vermesi gereken, Türkiye’ye Arap Birliği olması gerekiyor. Biz nasıl DEAŞ için Arapların terör örgütü demiyorsak, PYD-YPG için Kürtler dememesi gerekir. Burada net bir tutum var, o da şudur; Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak bu bölgeye baktığımız zaman kardeşlerimizi görüyoruz, dostlarımızı görüyoruz, kardeş halkların umut içerisinde bir geleceğe sahip olma iddiasını görüyoruz. Ama birileri oraya baktığı zaman bunları insan olarak görmek yerine bunları robot haline getirecekleri gruplar halinde görüyorlar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bölgedeki Kürtlerin, Arapların ve Türkmenlerin dostudur” ifadelerini kullandı.
“AFGANİSTAN’DA YAPILAN HATALARIN AYNEN TEKRARLANDIĞINI GÖSTERİYOR”
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Çelik, güvenli bölge mutabakatı ve önceki gün Rus Savunma Bakanı Sergei Şoygu’nun terör örgütünün sözde lideri Mazlum Kobani ile telekonferans üzerinden görüşme yapmasına ilişkin sorusuna, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti, PYD-YPG terör örgütünü kendi sınırlarından uzaklaştırmak için harekat başlattı. Bu harekatın sebebi nedir dediklerinde PYD-YPG terör örgütüdür, buna karşı yapıyoruz dedik. Bu unsurların 32 kilometre derinliğin dışına çıkarılması gerekir. Fakat bahsedilen konularda bir teröristin ülkemize, vatandaşlarımıza karşı eylem gerçekleştirmiş bir kişinin bu şekilde meşrulaştırılması ve onunla bu şekilde mesajlaşması maalesef demokratik değerler açısından, insan hakları açısından kırılma noktasıdır. En ufak bir olayda insan hakları örgütleri ne diyecekler merak ediyorum. Söz konusu kişinin örgütte kullandığı kod ismi ileri demokrasilerin liderleri tarafından kullanılarak bu şahsa hitap edilmektedir. Dolayısıyla bu şekilde hitap edilmesi geçmişte Afganistan’da yapılan hataların aynen tekrarlandığını gösteriyor. Bakın diyoruz ki ‘terör örgütleri ile herhangi bir şekilde müzakere olmaz, mücadele olur.’ Terör örgütünü siyasi muhatap gibi kabul etmek demek baştan aşağı demokrasi değerlerinin kırıldığı bir noktadır” cevabını verdi.
"O BÖLGEDEN ÇIKMAMIZ SÖZ KONUSU DEĞİL"
Suriye’de yakalanan DEAŞ’lı teröristlerden AB’nin kendi vatandaşlarını alması için bir çalışma olup olmadığı ve operasyon neticesinde Türk askerinin bölgedeki durumuna dair soru üzerine Çelik, “DEAŞ unsurlarında her ülkenin vatandaşı kendi vatandaşını alması gerekir. Eğer almıyorlarsa bu DEAŞ ile mücadele ediyoruz anlamına gelmez. Özellikle AB ülkeleri bu konudaki sorumluluklarından kaçıyorlar. Türkiye bununla ilgili diplomatik girişimlerine devam edecek. Herkes kendi vatandaşını alsın. AB ülkeleri DEAŞ’a üye olan vatandaşlarını vatandaşlıktan çıkarıyor, bir terör örgütü ile bu şekilde mücadele edemezsiniz. Benim topraklarımdan gitti, başkasının başına bela olursa olsun derseniz müttefiklik ilişkisi konusunda herkes aynı çekimser tutumu ortaya koyarsa dünyanın başka yerlerinde operasyonlar sıkıntıya uğrar. ABD bize biz bu terör örgütlerini buradan çıkardık diye yazılı olarak bildirdiler, biz de buna itibar ediyoruz. Hiçbir şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları buradan çekilmeyecekler. İstikrar temin edilene kadar, organizasyonlar temin edilene kadar çekilmememiz söz konusu olmayacaktır” dedi.
(İrfan Çalışkan/İHA)