Ticaret Bakanlığı’nın Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne gönderdiği yazıda, “kâr payı dağıtımı yasaklandı mı” sorusunu şirketlerin gündemine taşıdı. Yazıda, şirketlerin 2019 öncesi yıllara ilişkin dağıtılmamış kârlarını dağıtamayacakları ve 2019 yılı net faaliyet kârının ise azami yüzde 25’inin dağıtılmasına karar verildiği belirtiliyor. Söz konusu açıklamayı değerlendiren LBF Partners Ortağı Avukat Tarık Güleryüz, anonim ortaklıkların kâr dağıtımlarının idare tarafından sınırlandırılmasının anayasal mülkiyet hakkını ihlale gireceğini hatırlatarak, sınırlamanın ancak kanunla mümkün olacağını belirtti.
Ticaret Bakanlığı’nın Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne 31 Mart 2020 tarihinde gönderdiği tebliğ ile şirketlerin 2019 öncesi yıllara ilişkin dağıtılmamış kârlarını dağıtamayacakları ve 2019 yılı net faaliyet kârının ise azami yüzde 25’inin dağıtılmasına karar verildiği duyuruldu. Yönetmeliğin, Covid-19 salgını nedeniyle, sermaye şirketlerinin öz-kaynaklarının korunması amacıyla yayınlandığı belirtildi.
28.11.2012 tarihli ve 28481 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmeliği"nin 13/5inci maddesi uyarınca yapılan duyuruda şu ifadelere yer verildi: “Kamunun iştiraki olan şirketler hariç olmak üzere, sermaye şirketlerinin 2019 yılı hesap dönemine ilişkin olarak bu yıl gerçekleştirilecek genel kurul toplantılarında gündeme alınacak nakit kâr payı dağıtımı kararlarında, geçmiş yıl kârlarının dağıtıma konu edilmemesi ve dağıtım tutarının 2019 yılı net dönem karının yüzde 25'ini aşmaması ile yönetim kuruluna kâr payı avansı dağıtımı yetkisi verilmemesi…”
Öte yandan, Hazine ve Maliye Bakanlığı da sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamayla “Covid- 19’un ekonomiye etkisiyle mücadele kapsamında, Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda firmaların kâr dağıtımlarını 2019 kârının yüzde 25’i ile sınırlandırdık” şeklinde bir duyuru yaptı.
“Kâr dağıtım sınırlandırması anayasal hak ihlalidir”
Söz konusu açıklamaların işletmeler tarafından net olarak anlaşılmadığını ve özellikle yabancı sermayeli şirketlerde endişe yarattığını ifade eden LBF Partners Ortağı Avukat Tarık Güleryüz, “Bakanlık yazısında atıf yapılan yönetmelik hükmü Anonim Ortaklık genel kurullarının gündeminde bulunması zorunlu içeriğe ilişkindir. Bu durumda Bakanlığın, anonim ortaklıklardan yukarıdaki içeriği genel kurullarında tartışmaya almalarını istediği sonucuna varmak mümkündür” dedi.Bakanlık yazısının bir tavsiye kararı mı yoksa bir yasaklama mı olduğunun açık olmadığını vurgulayan Güleryüz, “Bu yönetmelik hükmüne göre anonim ortaklıkların kâr dağıtımları idare tarafından sınırlanması mümkün değildir. Bu duyuru ile idari bir makamın şirketlerin kâr dağıtmasına veya ne ölçüde dağıtacağına ilişkin uyulması zorunlu bir karar almış olduğu yorumu, anayasal hak ihlali olduğu gibi anayasa altı düzeyde kanunlara da aykırılık yaratır” şeklinde konuştu.
Güleryüz, sözlerine şöyle devam etti: “Kuşkusuz tarihi açıdan tanık olunmamış bir deneyim olan salgın sebebiyle hukuken şirketlerin kar dağıtması kısıtlanabilir ve hatta yasaklanabilir. Anayasa bu ve benzeri katastrofik hadiselere ilişkin dahi hükümler ve belli usuller öngörmektedir. Bu sebeple, Covid-19 pandemisi nedeni ile deneyimlediğimiz fevkalade şartlar dahi, anayasal güvencelerin askıya alındığı şeklinde düşünülmemelidir. Ayrıca Türk Ticaret Kanunu’nun da kar dağıtımına ilişkin emredici hükümlerinin olduğu hatırdan çıkartılmamalıdır. Bakanlık kararı uyarınca karar alınması ileride yani post-pandemi döneminde, kâr dağıtmama yönündeki kararların hükümsüzlüğüne yahut yönetim kurulu üyelerinin şahsi sorumluluğuna dahi neden olabilir.”
Karar ancak kanunla getirilebilir
Ortaklıklarda kâr dağıtımına karar verme yetkisinin genel kurulun devredilmez yetkilerinden biri olduğunu hatırlatan Güleryüz, “Bu durum en başta anonim ortaklık pay sahibinin anayasal koruma altındaki mülkiyet hakkını ihlal eder şeklinde yorumlanabilir. Gerçekten de şirket payı, paysahibinin malvarlığında yer alan devir ve intikal eden haklardan biridir ve mülkiyet hakkının nesnesi olarak kabul edilmelidir. Bu husus şirket hissesinin semeresi olan kar payı için de geçerlidir” dedi.
Güleryüz, “Bu sebeple kâr dağıtımına ilişkin karar verme yetkisinin idari makam tarafından kullanılması mülkiyet hakkına müdahale olarak düşünülmelidir. Öyleyse bu türde bir düzenleme ancak kamu yararı amacıyla ve hakkın özüne dokunmadan kanunla getirilebilir” şeklinde konuştu. “Bizatihi bu kararın şekli anlamda bir kanun olarak kendisi göstermesi gerekir” diyen Güleryüz, şöyle devam etti: “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yeni yasama enstrümanı olarak getirdiği Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile de bu konuda bir düzenleme getirilemeyeceği kanaatindeyiz. Çünkü Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile temel haklara ilişkin düzenleme yapılamayacaktır. Bu Anayasa’nın buyurucu bir hükmüdür.”
Şirketler kararı bir tavsiye olarak almalıdır
Anayasa’nın mülkiyet hakkına ilişkin koruma normlarının pandemi süresince de uygulanmaya devam ettiğini ve kısıtlamanın yalnızca kanunla yapılabileceğini kaydeden Güleryüz, “Şirketler açısından Bakanlık yazısını bir tavsiye kararı olarak değerlendirmek en isabetli tercih olacaktır” dedi.