2020 yılı ilk çeyrek finansal sonuçlarını değerlendiren Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, “Çağımızda benzerini yaşamadığımız küresel bir sağlık kriziyle karşı karşıyayız. Kamu sağlığını, toplumsal hayatı, iş yapış biçimlerini ve küresel ekonomiyi derinden etkileyen bu salgının etkilerini kısa ve uzun vadeli planlarımızda çok yönlü olarak ele alıyoruz. Salgın her ne kadar ülkemizdeki etkisini Mart ayının ikinci yarısında göstermeye başlasa da dünyanın dört bir yanında faaliyet gösteren bir Topluluk olarak koronavirüsün etkilerine daha erken maruz kaldık. Yurt dışı operasyonlarımızda edindiğimiz deneyimler doğrultusunda önlemlerimizi geciktirmeden aldık. Salgın sürecinin en başından itibaren çalışma arkadaşlarımızın ve ailelerinin sağlığı en önemli önceliğimiz oldu. Şirketlerimiz kesintisiz olarak hizmet vermeyi sürdürürken, ülkemizin koronavirüsle mücadelesine destek olmak amacıyla hiç zaman kaybetmeden güçlerimizi birleştirdik. Tüm imkânlarımızı kullanarak fabrikalarımızda solunum cihazı ve sağlık ekipmanları üretimi gerçekleştirdik. Koç Holding’de kriz yönetim merkezimizi kurduk, sağlık ve güvenlik başta olmak üzere Topluluğumuz genelinde uygulanacak ana prensipleri belirledik” dedi.
“Salgının etkilerini ikinci çeyrekte daha net olarak göreceğimizi düşünüyoruz.”
Salgın yönetimini toplumsal sorumluluk ve iş kollarının yönetimi olmak üzere iki ana stratejik eksende yürüttüklerini kaydeden Levent Çakıroğlu, salgının Koç Topluluğu’nun faaliyet alanlarına etkisini şöyle değerlendirdi:
“Sağlam bilançomuz, güçlü likiditemiz, deneyimli yönetim kadromuz ve çevik yönetim anlayışımız sayesinde salgın sürecini güçlü bir şekilde yönetiyoruz. Birçok farklı senaryoya yönelik planlamalarımız doğrultusunda şirketlerimizi dalgalanmalara karşı korurken, yeni koşullara hızlı bir şekilde adapte olmalarını sağladık. Koronavirüs salgınının etkisi ile değişen makroekonomik koşullar çerçevesinde Topluluk şirketlerimizle birlikte önümüzdeki dönem için beklentilerimizi yeniden gözden geçirdik. Sektörler bazında baktığımızda, 2020 yılına güçlü bir şekilde başlayan otomotiv sanayiinde üretim, salgının küresel tedarik zincirine olan etkisi ve yurt dışı talebindeki düşüş nedeniyle Mart ayı sonundan başlayarak Nisan ayı boyunca geçici olarak durdu. Diğer yandan genel ticari faaliyetlerin iç ve dış piyasalarda aksaması ve salgının akaryakıt talebi üzerindeki etkileri enerji sektöründe de hissedildi. Tüm bunları göz önüne aldığımızda salgının doğrudan etkilerini ikinci çeyrekte daha net olarak göreceğimizi düşünüyoruz. Diğer yandan bu dönem özellikle Koç Topluluğu olarak likidite ve borçlanma kriterleri konusundaki tavizsiz duruşumuzun, ne kadar önemli olduğunu da bir kez daha gösterdi. Çeşitlendirilmiş portföy yapımız ile yurt içi, yurt dışı piyasalardaki güçlü konumlanmamız sayesinde salgının olumsuz etkilerini mümkün olan en iyi şekilde yönetmeye devam ediyoruz. Normalleşme süreci için de tüm planlamalarımızı tamamlamış durumdayız.”
“Ülkemizin ve toplumumuzun iyileşmesine destek vermek üzere attığımız bu adımlar dünyada yankı buldu. Dünyaya örnek gösterilmek bizleri gururlandırdı.”
Koç Topluluğu’nun Kurucusu Merhum Vehbi Koç’un “Ülkem varsa ben de varım” felsefesinin bu süreçte de yollarını aydınlattığını belirten Çakıroğlu, salgın yönetiminde Dünya Ekonomik Forumu tarafından da övgüyle karşılanan toplumsal sorumluluk bakış açılarını ise şöyle anlattı:
“Köklerini geçmişten alan, yüzünü ise geleceğe dönmüş bir Topluluk olarak, geriye dönüp 94 yıllık geçmişimize bakınca, geleceğe ilişkin sorumluluğumuzu omuzlarımızda daha fazla hissediyoruz. Koç Topluluğu'nun kurumsal kültürü ve değerlerinden aldığımız güçle memleketimize en iyi şekilde hizmet etmek için tüm şirketlerimizle seferber olduk. Koç Topluluğu olarak dijital dönüşüm stratejimizin sağladığı güç ve esneklik sayesinde salgınla mücadelede bir yandan topluma hizmet vermeyi sürdürürken, diğer taraftan fabrikalarımız hızlı bir dönüşüme imza attı. Arçelik, Tofaş, Ford Otosan ve Türk Traktör sağlık ekipmanları üretmeye başladı. İnsan hayatına dokunan bu uygulamalar, aynı zamanda Topluluk olarak değişimi merkezimize alan çevik yönetim anlayışımızın ve ülkemizin üretim kabiliyetlerinin en güzel göstergesi oldu. Arçelik mühendislerinin salgınla mücadelenin en kritik ihtiyaçlarından biri olan solunum cihazı üretimindeki başarısı sadece Topluluğumuzun değil tüm Türkiye’nin gururu oldu. Divan Grubu, otellerini koronavirüsle mücadelede emek veren sağlık çalışanlarına açarak herkesin gönlünü kazandı. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı tarafından başlatılmış olan Milli Dayanışma Kampanyası'na Yapı Kredi, Tüpraş, Opet ve Aygaz'ın destekleriyle toplam 20 milyon lira katkı sağladık. Koronavirüsle mücadele günlerinde ülkemizin ve toplumumuzun iyileşmesine destek vermek üzere attığımız bu adımlar dünyada da yankı buldu. Dünya Ekonomik Forumu tarafından küresel ölçekte salgınla mücadelede iyi örneklerin altını çizmek için yapılan açıklamada, Türkiye'nin en büyük şirketler Topluluğu olarak bizim koronavirüs ile mücadele etmek için kaynaklarımızı seferber ettiğimiz vurgulandı. Bu şekilde örnek gösterilmek, Topluluğumuz bünyesinde büyük emek sarf eden tüm çalışma arkadaşlarımıza büyük bir gurur yaşattı.”