Koronavirüs’ün Türkiye’ye gelmesi ile beraber virüs ile mücadele kapsamında, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerine 23 Mart itibari ile uzaktan eğitim uygulaması başlatıldı. Ancak, okulların ne zaman açılacağı, özellikle lise ve üniversite sınavlarının ertelenip ertelenmeyeceği ve işlenmeyen konuların sınavda olup olmayacağı gibi konular öğrencileri, psikolojik anlamda oldukça etkiledi. Konuyla ilgili Psikolog Enes Erdem Barut, bu süreçte çocukların psikolojisini bozmadan gerekli açıklamaların yapılması ve eğitimlerine devam etmeleri için uygun çalışma ortamının sağlanması gerektiğini beliriyor.
Koronavirüs nedeni ile çocuklar evde internet üzerinden online eğitime başladı. Çocukların paniğe sevk edilmeden evde eğitimlerinin verimli bir şekilde devam ettirilmesi gerektiğine dikkat çeken Barut, “Çocukların alışkanlıklarının bir anda değişmesi ile birkaç hafta bu sürece alışmaları zor olabilir. Bu konuda velilere oldukça önemli roller düşüyor. Bu noktada aileler çocuklarına ders için uygun ortamı sağlamakla işe başlamalılar. Ders saatleri içerisinde çocukların dikkatini dağıtmamak adına gürültülü eylemlerden kaçınmaları ise oldukça önemli. Aynı zamanda ders aralarında çocuklara, ev içerisinde serbest vakit geçirebilecekleri bir ortam da yaratılmalıdır” diye konuştu.
KORONAVİRÜS HAKKINDA ÇOCUKLARINIZA KARŞI SESSİZ KALMAYIN
Salgın hastalıkların travmalara yol açabileceğini belirten Barut, “ Bununla beraber toplumda dehşet, çaresizlik, tedirginlik, acı, kayıp hissi, öfke, yabancılaşma, yalnızlık gibi pek çok duygu yayılmaya başlar. Bu konuda en çok endişelenenlerin başında ise çocuklarımız geliyor. Virüsün oluşturduğu psikolojik durumun yanı sıra uzaktan eğitime başlandığı günlerde oluşan sınav kaygıları ve öğrencilerin sosyal ortamlarından kopmaları da bu endişenin nedenleri arasında. Bu durumda her şeyden önce anne ve babaların kendi duygu ve davranışlarını kontrol etmesi gerekiyor. Ebeveynlerin olaylara, haberlere vereceği tepkiler çocukları doğrudan etkiliyor” dedi. Barut, çocuklara karşı konu hakkında tamamen sessiz kalmanın ve olayı göz ardı etmenin çocuğun korku ve kaygılarını daha da arttırdığını belirtti. Ailelerin emin oldukları kaynaklardan edindiği bilgileri çocukların yaş ve gelişim düzeylerine uygun bir dil kullanarak paylaşmaları ise bu sürecin sorunsuz atlatılabilmesi de oldukça önemli.