Yargıtay’ın 150. kuruluş yıl dönümü etkinlikleri kapsamında ’Şeker En Tatlı Zehirdir’ konulu konferans veren Prof. Dr. Canan Karatay, ’’Okullarda Milli Eğitim Bakanlığının de, Sağlık Bakanlığının da çok önemli katkısı olması lazım’’ dedi.
Prof. Dr. Canan Karatay, Yargıtay’ın 150. kuruluş yıl dönümü etkinlikleri kapsamında ’Şeker En Tatlı Zehirdir’ konulu konferans verdi. Mısır şurubu şekerinin beyaz toz şekerden 7 kat daha fazla tehlikeli olduğunu ve 7 kat daha fazla karaciğeri yağlandırdığını kaydeden Karatay, ’’Vücutta işlenmiş bir mısır şurubu şekeri girdiği zaman kronik inflamasyon dediğimiz mikropsuz yangını başlatıyor. İçilen şekerli içecekler, gebelere yapılan şeker yüklemesi kan şekerini yükseltir, insülin hormonunu yükseltir, trigliseridleri yükseltir’’ ifadelerini kullandı.
’’TRİGLİSERİDLER VE DOĞAL OLMAYAN TRANS YAĞLAR EN TEHLİKELİ OLANLARDIR’’’’Şeker zehirdir, bütün hücrelere zarar veriyor’’ diyen Karatay, konuşmasına şöyle devam etti:
’’Şeker hastası olan olmayan, yüklediği zaman bu zararı dokulara zarar vermesin, göz kulak, boyun, kalp, akciğer, beyin gibi birçok organa zarar vermesin diye vücudumuz tedbir almıştır. Organizma bizden akıllıdır. Bu şekeri derhal dolaşımdan uzaklaştırması gerektiğini biliyor ve şeker yükseldiği anda pankreasta insülin hormonu salgılanıyor. İnsülin hormonunun görevi, dolaşan şeker moleküllerini trigliserid denilen en tehlikeli kan yağlarına çevirip depoya gönderiyor. İşte bütün mesele bu. Demek ki başlatan ne? Unlar ve şekerler. Obeziteye sebep oluyor, kronik hastalıkları başlatıyor. Kanserlerin altında da bu yatıyor. Meme, prostat, pankreas, kolon ve karaciğer kanseri. Bu hastalıklar niçin başlıyor? Doğada 30 türlü yağ var. Biz insanların bütün hayvanların ve de bitkilerin yaşayabilmesi için 30 türlü yağa ihtiyaç vardır. Hangi yağlar en tehlikeli yağlardır? Trigliseridler ve doğal olmayan trans yağlar en tehlikeli olanlardır. hastalıların bütün sebebi budur. Bu hastalıkların olaması için önlem almak elinizdedir. Çünkü bütün bunlar trigliseridleri yükseltiyor. Onun için ekmek yemeyin diyorum, onun için unlu hiçbir şey yemeyin diyorum. Ekmekler, toz şekerler, sıvı şekerler, şekerli şekersiz gazlı içecekler, gebelere yüklenen sıvı şeker de trigliseridleri yükseltiyor. Tüm unlu gıdalar, nişastalar, taze ve hazır sıkılmış meyve suları, suni tatlandırıcılar, patates, makarna, gençlerimize verilen enerji içecekleri de bunlara yol açıyor. Trigliseridleri yükseltmeyeceksiniz, o kadar. Trigliseridler felç, katarakt, beyin basıncının yükselmesi, akciğer hastalıkları, kalp hastalıkları, kısırlık, dizelerdeki problemler, damar tıkanıklıkları, cilt hastalıkları ve kanserler meme, rahim, rahim ağzı, prostat, böbrek, kolon, yemek borusu, pankreas ve karaciğer kanserlerine de sebep oluyor. Hedef basit; trigliseridleri yükseltmeyeceğiz.’’
’’BAĞIRSAKLARDAKİ TÜYLER PARÇALANDIĞI ZAMAN SAĞLIKLI YEMENİN DE BİR FAYDASI OLMUYOR’’Ekmeğin en tatlı zehir olduğunu belirten Karatay, ’’Ekmek de en tatlı zehirdir. Beyni uyuşturur, bağımlılık yapar, trigliseridleri çok yükseltir ve sık sık acıktırır. Unlarda amilopektin denilen bir şeker vardır. Bu, toz şekerden daha çok kan şekerini yükseltiyor. Şimdiki ekmekler cüce modern buğdaydan yapılıyor eskisi gibi değil. Eski geleneksel buğdayımız yok. Bir iki yerde var. 23 bin gliadin gluten ve lectin denilen buğday proteinine sahip. Bütün tahıllarda ve meyvelerde gluten ve lectin vardır. Bunlar proteindir. Tahılların, meyvelerin doğanın meşakkatine karşı dirençli kalabilmeleri için onların ihtiba ettiği bir proteindir. Ancak bu protein bitkileri için geçerlidir. İnsan metabolizmasında bizim sindirim sistemimizde bu proteini hazmedecek enzim yok. Çok yenildiğinde şişkinlik olmasının nedeni budur. Bağırsaklar bütün vücutta en büyük organdır. Bir futbol sahası kadardır. Çok dengeli, müthiş programlı bir organ. Lectin ne yapıyor? Bu hücreleri parçalıyor ve bu hücrelerin işlevi kalmıyor. Bağırsaklardaki tüyler parçalandığı zaman sağlıklı yemenin de bir faydası olmuyor. Lectin, soya, şekerler ve endüstride işlenmiş trans yağlar çok zararlı. Yağlanma, obezite tümü önlenebilen hastalıktır. Kronik hastalıkların hiçbiri genetik değildir. Son 20-30 yıl içinde bütün dünyada obezite arttı. Bütün dünya bununla uğraşıyor. Kolesterol ilaçlarının, anti depresanların, antibiyotiklerin ve ağrı ilaçlarının bağırsaktaki hücreleri parçaladığı , bozduğu artık biliniyor. Trigliseridler yükseldiği zaman tansiyon yükselir, pıhtı oluşması nedenidir, kanımız yoğunlaşır, kalp krizi sebebidir. Her türlü meyve trigliseridleri yükseltir. Meyve şekeri, mısır unu şekeri karaciğer yağlanması yapar. Şekerli içecekler ürik asidi yükseltir. Gut hastalığı nedendir’’ şeklinde konuştu.
’’KRİSTAL KAYA TUZU SAĞLIK KAYNAĞIDIR’’Rafine tuzların yerine kristal kaya tuzlarının tüketilmesi gerektiğini vurgulayan Karatay, ’’Rafine tuzlar ağartılmıştır, kimyasallar eklenmiştir, alüminyum eklenmiştir ve ısıl işlemden geçmiştir. Kristal kaya tuzuyla hiçbir alakası yoktur. Kristal kaya tuzu rafine olmamıştır. Kristal kaya tuzu sağlık kaynağıdır. Saftır, kimyasal eklenmemiştir, çevresel kirlenmeye maruz kalmamıştır, ısıl işlem uygulanmamıştır. İnsan vücudunun ihtiyacı olan 92 element vardır. Bunun 84’ü dengeli olarak ve doğal olarak vücuda girmek mecburiyetindedir. Çünkü ömrü uzatır. güç kuvvet verir ve dinçleştirir. Ne yiyeceğiz? Doğal köy tereyağı, soğuk sıkım zeytinyağı, yağlı kuzu eti, balık, peynir, köy tavuğu, yoğurt, rafinesiz tuz, kemik suyu, fındık, fıstık yiyeceğiz. Turp yerseniz turp gibi olursunuz, havuç yerseniz uzun yaşarsınız. Lahanada sülfür vardır ve yediğimiz içtiğimiz proteinleri bir arada sülfür proteinleri tutar’’ açıklamasında bulundu.
’’OKULLARDA MEB’İN DE, SAĞLIK BAKANLIĞININ DA ÇOK ÖNEMLİ KATKISI OLMASI LAZIM’’Karatay, konuşmasının ardından nasın mensuplarının sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın beslenmeyle ilgili açıklamalar yapan uzmanları eleştirerek, vatandaşın kafasının karıştığı gerekçesiyle Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu’na talimat verdiği açıklamasına ilişkin görüşleri sorulan Karatay, ’’Ben de bunu çözelim diyorum. Çözüm çok önemli. Bir devlet politikası olması lazım. Çözüm de yavaş yavaş başlamış durumda.Okullarda gazlı içecekler artık satılmıyor. Okullarda MEB’in de, Sağlık Bakanlığının da çok önemli katkısı olması lazım. Okullara paketli gıdalar girmeyecek, çocuklara paketli gıda verilmeyecek, gençlerimiz hastalanmayacak. en önemli çözüm de gebelere şeker yüklemesi yapılmayacak. Ben bilimsel gerçeklere dayalı konuşuyorum’’ yanıtını verdi.
(Seda Kahramantürk - Burak Altun /İHA)