"Dünyanın en pahalı arazisinde oturuyoruz"
"Dünyanın en pahalı arazisinde oturuyoruz"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Biz dünyanın en pahalı arazisinde oturuyoruz. Bu olayların tamamı, bu pahalı arazinin kıymetini azaltmak için kullanılmaktadır" dedi.Soylu, “20. yüzyılda resmi geçit gibi yapılan darbelere bile doğru...
Soylu, “20. yüzyılda resmi geçit gibi yapılan darbelere bile doğru dürüst tepki veremeyen milletimiz, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde demokrasisine yönelen silahlı tehdide karşı kendini tankların önüne atmıştır. Bu yeni bir demokrasi refleksidir. Türkiye, tıpkı bunun gibi DEAŞ’a, PKK’ya, KCK’ya karşı da güvenlik anlayışını değiştirmiştir” dedi.
AK Parti İl Sekreterleri Toplantısı, AK Parti Genel Merkezinde gerçekleştirildi. Toplantıya, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, AK Parti milletvekilleri ve teşkilat üyeleri katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan toplantı, 15 Temmuz’da yaşanan darbe kalkışmasına ilişkin hazırlanan bir video ile devam etti. Ardından AK Parti Gaziantep Milletvekili Abdülhamit Gül, toplantının açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Toplantıda konuşan Bakan Soylu, Türkiye’nin yeni güvenlik anlayışına dair bilgi verdi. İnsanlığın zulme sessiz kalacağını hiç kimsenin tahmin edemeyeceğine dikkat çeken Soylu, “Bütün bu resmin tam ortasında da bir eli yüzyıllardır Avrupa’da, diğer eli de yüzyıllardır Ortadoğu’da ve bin yıldır da bu Anadolu topraklarında kendi medeniyet kodlarını inşa eden bir ülke ve büyük bir millet olan biz varız. Enerji koridorunun, göç yollarının, uyuşturucu ticaretinin, ticaret yollarının tam ortasındayız. Bu zor konum bize büyük bir sorumluluk yüklüyor. 20. yüzyıl savaşlarında ordusu ve milletiyle savaşan Anadolu, bu yüzyılda da terörle mücadele etmek gibi, göçü yönetmek gibi, etrafında şekillenmeye çalışılan yeni dünya düzeninin doğru okumak ve tedbir almak gibi büyük bir yükün altına girmiş durumdadır. Devlet otoritesinin kalmadığı iki ülke ile toplam sınırımızın bin 250 kilometre olması bize tartışacak zaman bırakmamaktadır. Yaklaşık 35 yıldır içeride uğraştığımız PKK yapılanması, bunun sınırımızın dışındaki uzantısı YPG’yi, yeni nesil terör örgütü FETÖ’yü de eklersek Türkiye’nin tarif etmeye çalıştığım bu vekalet savaşlarının doğal olarak hedef alanında olduğunu anlamak zor değildir. İçeride siyasi, etnik, mezhepsel çatışmaları barındıran bu mücadeleye karşı Türkiye’nin en büyük silahı ise Anadolu medeniyetimizdir. Yeni dönemde doğru kültürel kodları yükleyemezsek, kalıcı barışı tesis etmek mümkün değildir. Bu bölgeye Avrupa’dan ithal edilecek hiçbir formül bu etnik ve mezhepsel farklılıkları bir arada yaşamaya ikna edemeyecektir. Kendimizi doğru tanımlamak durumundayız. Türkiye imparatorluk geçmişi olan büyük bir devlettir” diye konuştu.
Türkiye’nin 21. yüzyıla ait yeni güvensizlik ortamına karşı kendi güvenlik anlayışını yeniden gözden geçirdiğini kaydeden Soylu, konuya ilişkin şunları söyledi:
“Ülkemiz 21. yüzyıla ait yeni güvenlik refleksleri geliştirmektedir. 15 Temmuz’da milletimizin verdiği tepki bu yeni reflekslerin önemli örneklerinden bir tanesidir. 20. yüzyılda resmi geçit gibi yapılan darbelere bile doğru dürüst tepki veremeyen milletimizin 21. yüzyılın ilk çeyreğinde demokrasisine yönelen silahlı tehdide karşı kendini tankların önüne atmıştır. Bu yeni bir demokrasi refleksidir. Türkiye, tıpkı bunun gibi DEAŞ’a, PKK’ya, KCK’ya karşı da güvenlik anlayışını değiştirmiştir. Proaktif ve demokratik bir bakış açısıyla yorumladığımız yeni güvenlik anlayışımız, hukuk devletinin ve demokrasinin yüksek standartlarından taviz vermeden, insanı merkezine koyan, zaman ve mekan ayrımı gözetmeksizin herkesin güvenliği için önleyici tedbirler alan, adli ve toplumsal olaylara karşı hızlı ve etkin müdahale edilmesini amaçlayan, sınır, kara, deniz, hava ayrımı yapmadan güvenlik hizmetinin bir bütün halinde sunulduğu, terörle ve terörizm ile mücadeleyi sosyal destek ve teknolojik donatılar ile kurumsal arası koordinasyon ve iş birliğiyle yürüten bir yaklaşıma dayanmaktadır. Yeni güvenlik konseptimiz, oyunu kendi sahasında değil, tehlike ve tehdit gelecek sahada var kabul eden, orada oyun oynayan, tehdit kendi kapısına gelmeden uzakta ve mümkünse oluşmadan müdahale eden bir yaklaşıma sahiptir. Türkiye kimsenin toprağında gözü olmayan ama kendi güvenliğini Halep, Şam, Bağdat’ın güvenliğinden ayrı düşünmeyen bir ülkedir.”
"BUGÜN KARŞI KARŞIYA KALDIĞIMIZ OLAYLARIN EN BÜYÜK NEDENİ, TÜRKİYE’NİN 21. YÜZYILA İYİ BAŞLAMASIDIR"
21. yüzyılın Türkiye için zorlu bir yüzyıl olduğu kadar bir fırsat yüzyılı olduğunu ifade eden Soylu, “Bugün karşı karşıya kaldığımız olayların en büyük nedeni, Türkiye’nin 21. yüzyıla iyi başlamasıdır. Hiç kimse Türkiye’den böyle güçlü bir liderlik beklemiyordu. Televizyonlara çıkıp bugün darbe olmuştur diyenlere karşı boynunu eğen ve acaba ne olacak endişesi ile yarına bakan bir anlayıştan, bugün hayır biz çıplak ellerle beraber liderimize de, demokrasimize de, ülkemizin geleceğine de sahip çıkarız diyen bir anlayış ile karşı karşıya kalan tablo var. Bugün DEAŞ varsa bu yüzden var. Bugün PKK, ülkemizin huzurunu ve sükûnunu parçalamak istiyorsa bu yüzdendir. Bugün FETÖ varsa bunun içindir. 1960 darbesini gerçekleştiren, Türkiye’yi baskı altına almaya çalışan insanların ortaya koyduğu davranışla, bu partiye sen Cumhurbaşkanını seçemezsin diyen davranışla gezi olaylarını başlatan ve tetikleyen davranış, ben istersem Yavuz Sultan Selim Köprüsünü yaparsın istersem 3. havalimanını yaparsın diye Türkiye’yi baskı altına alan davranış aynı davranıştır” açıklamasında bulundu.
“AK Parti, 3 milyon insana bu coğrafyada kardeşlik yapan bir anlayışın adıdır” diyen Soylu, şöyle devam etti:
“400 yıl aynı sancak altında birlikte yaşadığımız, akrabalıklar kurduğumuz, kardeşliğimizi beraber tesis ettiğimiz, aynı kıbleye dönüp beraber namaz kıldığımız, neyimiz var neyimiz yok paylaştığımız Suriyeli kardeşlerimizi, şu medeniyet dediğimiz tek dişi kalmış canavarın ortaya koyduğu anlayışa mı terk esteydi Tayyip Erdoğan. Bugün ortaya büyük bir irade koymuştur. Gittiğimiz yol doğru bir yoldur. Bugün dünyanın en çok ihtiyacı olduğu en önemli enerji koridorunun kilit ülkesi olduğumuzu biliyoruz. Dünyanın gözü bu coğrafyadadır. Etrafımızdaki hiçbir ülke Türkiye kadar güvenli ve yarına öngörülebilir bir şekilde bakabilen bir ülke değildir. Biz dünyanın en pahalı arazisinde oturuyoruz. Bu olayların tamamı, bu pahalı arazinin kıymetini azaltmak için kullanılmaktadır. Bizim fırsatlarımızdan bir tanesi de bu İpek Yolunu, modern İpek Yoluna yeniden tarihin kendi kodlarında bu coğrafyaya bahşedilen güce döndürmektir. Tesadüf mü yapıyoruz 3. Havalimanını. Derdimiz sadece uçakların inip kalkması mıdır? Hayır.”
Soylu, “Avrupa’da ortaya çıkan bir tarafta İslamafobia’nın, diğer taraftan Türkofobia’nın anlamı Türkiye ve Anadolu medeniyetine yöneliktir. Avrupa Birliği onlar için iyi bir projeydi. Bu projeyi biz de tam anlamıyla destekler mahiyette bir anlayış içerisinde olduk. Hala ümidimiz vardı. Bir taraftan kendi ortak Anayasalarını yapamamalarının getirdiği zaruretler, diğer taraftan kendi para birimlerini ortak olarak her tarafa yayamamalarının getirdiği sıkıntılar ve bunun üzerinden ilerleme alanındaki zayıflıklar nedeniyle başka bir şey üzerinde bütünleşme kabiliyetine girmeye çalıştılar; o da İslamafobia ve Türkofobia. Bu dünyada terörizmi, ayrılığı ve konuşmama başlarken 21. yüzyılın ortaya koyduğum tablo ile karşı karşıya kalmasına sebebiyet verir. Herkesin durup hem etrafına hem de gittiği istikamete tekrar bakması gerekir. Tesadüf değildir PKK’ya, FETÖ’ye ev sahipliği yapan bir Batı, tesadüf değildir DEAŞ’ı oradan kendi terörist savaşçıları ile ihraç eden bir Batı. Ekim ayında Türkiye sınırlarında yakaladığımız ve menşei Batı olan, DEAŞ’ın ilk 10 yöneticisi içerisinde olan kişinin Batı unsuru olması tesadüfî değildir. Avrupa’da yükselen ırkçılık hareketlerinin ne için yükseldiğini, hangi politikaların buna sebebiyet verdiğini Avrupalı dostlarımızın incelemeye ve irdelemeye ihtiyaçları olduğunu ifade etmek istiyorum” dedi.
Siyasal sistem üzerinden çok teste ve sınava tabi tutulduklarının altını çizen Soylu, “Koalisyonlarla bizi yokluğa çok mahkum ettiler. 7 Haziran sonrası devletimize, birliğimize, beraberliğimize meydan okuyanların anlayışlarını, AK Parti’nin tek başına iktidar olmadığı bir anlayışta hep beraber birilerinin ne yaptığını gördük. Onların kim sahibiyse, kim onlara talimat veriyor, silah veriyor, ekonomilerini güçlendiriyorsa biliniz ki; Türkiye’de bu hükümet sisteminin değişmesini, Türkiye’nin istikrarını, huzurunu, büyümesini ve bizim şanlı bayrağımızın bütün dünyada şanlı ve nazlı bir şekilde dalgalanmasını istemiyor. Bu sistem değişikliği bizim için yepyeni bir başlangıcın adıdır. Milletimiz her şeyin iyisini bilir. Biz onun ortaya koyduğu iradeye talibiz” diye konuştu.
(İHA)