Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Olağan Toplantısına katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan burada yaptığı konuşmada Amerika ile varılan mutabakat hakkında, “Oturduk konuştuk anlaştık ve dedik ki 120 saatte temizlediniz temizlediniz, temizlemediğiniz takdirde bu alanları bize bırakacaksınız. Biz bu işi yürüteceğiz. Temizlediklerine dair bir yazılı metin gönderdiler ama ne yazık ki temizleyemediler” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantıda yaptığı konuşmada, “Fenerbahçe kurulduğundan beri ülkemiz sporunun lokomotifi olmuş bir kulübümüzdür. Türkiye’nin en çok sporcu yetiştiren, olimpiyatlara en çok sporcu gönderen, tüm branşlarda faaliyet gösteren kulüp Fenerbahçe’dir. Uluslararası müsabakalarda takım halinde ülkemize ilk madalyaları getiren Fenerbahçe, 2020 Tokyo olimpiyatlarında da şimdilik 8 sporcusuyla milli formamız altında yarışıyor. Ne dışarıdan gelen ne de içeriden çıkan düşmanlar bu kulübümüzü ülkesine ve milletine hizmet yolundan asla döndürememiştir.
Takım tutmak aslında tam manasıyla bir gönül işidir. İnsan çıkarı için pek çok şeyi yapabilir. Görüntüsünü değiştirebilir, mesleğini değiştirebilir, siyasi ve sosyal tercihlerini değiştirebilir. Ama asla yapamayacağı şeylerden biri takım değiştirmektir.
Fenerbahçe sevdası bizim gönlümüze çocukluk ve ilk gençlik yıllarımızda düştü. Amatörden profesyonele giden futbol hayatımıza siyasi çalışmalarımızın yoğunluğu sebebiyle bir noktada ara vermek durumunda kaldık. Rahmetli babam bu yola devam etmeme müsaade etmedi. Okumamı özellikle istedi. ‘Siyasette de devam eden süreç için burada devam edeceksin’ dedi. Sahanın içinde olmasak da sporla, futbolla elbette Fenerbahçe’yle olan takibimiz, irtibatımız muhabbetimiz devam etti. Çeyrek asrı geride bırakan İBB Başkanlığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı görevlerim süresince hizmet verme bakımından bütün kulüplere eşit davranmaya çalıştım. Türk sporu hedeflerine kurumlarımızın Fenerbahçe gibi spor kulüplerimizin gayretleriyle başarıdan başarıya koşmalarıyla ulaşacaktır. Fenerbahçe’nin gönül dünyamızdaki yeri asla değişmedi, hep en üstte kaldı. Atalarımızın dediği gibi gönül ferman dinlemiyor. Bugün biz de kongre üyeliğimizde 25. yılımızı doldurarak yüksek divan üyeliğine geçmeye hak kazanmış oluyoruz. Bu Fenerbahçe’ye gönül vermiş herkesin hayali olan bir unvandır. Bir de Türkiye’de en çok normal üyeye sahip olan kulüp Fenerbahçe. Bu kadar üye potansiyeli olan bir kulüpte de yüksek divan kurulu üyelerinden biri olmak bizim için ayrı bir bahtiyarlıktır. İnşallah yüksek divan kurulumuzun bundan sonraki biz de her türlü desteği verecek katkıyı sunacağız.
Spor bizim ecdadımızın en iddialı olduğu alanlardan biridir. Atçılıktan okçuluğa, güreşten kılıç kullanmaya kadar günümüzdeki pek çok spor branşı ecdadımızın günlük yaşantısının bir parçasıydı. Anadolu ve Trakya pek çok konu gibi sporun da merkeziydi. Dolayısıyla hem tarihi hem coğrafi mirasımız gereği ülkemizde sporun çok daha ileri seviyede bulunması gerekiyor. Bundan dolayı üzgünüz. Niçin bizim kulüplerimiz milli takımımız çok daha başarılara mührü basmasın.
Çoğu bir asrı geride bırakan modern anlamdaki spor kulüplerimizin kuruluş tarihleri de dünyadaki örneklerine göre epeyce eskidir. Göğsümüzü kabartan başarılarımız var ise genel olarak sporda arzu ettiğimiz ve hak ettiğimiz yerde olmadığımızı düşünüyorum. Yüzlerce madalyaların dağıtıldığı uluslararası organizasyonlardan bir iki madalyayla dönmeyi başarı sayamayız. Çünkü çok daha iyisini yapabilecek potansiyele, kabiliyete, güce sahip olduğumuzu biliyoruz. Peki eksik olan nedir ? Bu konuda iki önemli eksiğimiz var. Birincisi altyapı, ikincisi sporcu yetiştirme sistemi. Başbakanlık görevini üstlendiğimiz günde itibaren kendi spor geçmişimiz sebebiyle de çok iyi bildiğimiz bu iki eksiği gidermek için yoğun çalışma ortaya koyduk. Cumhuriyet tarihinin en büyük spor altyapısı ve sporcu yetiştirme faaliyetleri son 17 yılda gerçekleşmiştir. 2020 yılında ülkemizin tamamında toplam spor tesisi bin 575 idi. Biz buna son 17 yılda 2bin 126 tesis ilave ettik ve 3 bin 701’e çıkarttık. Sayısını 12’den 56’ya yükselttiğimiz atletizm pistleri, 46’dan 145’e yükselttiğimiz yarı ve tam olimpik yüzme havuzu, 372’den 905’e çıkardığımız kapalı spor salonlarımız var. Sadece 578 tane olan sentetik futbol, basketbol voleybol sahalarını mahallelere kadar yaygınlaştırarak sayılarını 3 bin 590’a yükselttik. Çoğu artık depreme dayanıklılık, kapasite, altyapı gibi eksikleri sebebiyle günümüz ihtiyaçlarına cevap vermeyen stadyumlarımızı yenilemeye başladık. Şu ana kadar 16 büyük stadyumumuzu hizmete sunduk. 12’sinin inşasına 9’unun proje ve ihale çalışmalarına devam ediyoruz. Böylece ülkemize toplan seyirci kapasitesi 750 bini bulan 37 modern stadyum kazandırmış olacağız. Fenerbahçe stadyumu bu değişimin ilk ve en başarılı örneklerinden biridir. Daha önce 278 bin olan lisanslı sporcu sayımız 9 milyon 741 bine ulaşmıştır. Faal sporcu sayımız da 206 binden 4 milyon 875 bine çıkmıştır. Spor kulüplerimizin sayısı ise 6 binden 17 bin 737’e yükselmiştir" dedi.
"Ana sınıfından başlayarak üniversite mezuniyetine kadar tüm öğrencilerin spor branşlarındaki yeteneklerini tespit edilmeli"Erdoğan, önem verilmesi gereken bir diğer alanın okullar olduğunu belirterek, "Kenan Evren Lisesi, inşallah buradan vasıflı sporcularımızı yetiştireceğiz. Ana sınıfından başlayarak üniversite mezuniyetine kadar tüm öğrencilerimizin spor branşlarındaki yeteneklerini tespit edecek ve geliştirecek bir sistemi Türkiye genelinde kurmalıyız. Onun için de spor okullarını kurduk. Bu konuda yapılan çalışmalar takdire şayandır ama hala yeterli değildir. Aynı şekilde kulüplerimizden de altyapı alanına tesis ve sporcu bakımından çok daha fazla önem vermelerini bekliyoruz. Futbolun popülerliği diğer alanlara olan yatırımın ve desteğin önüne geçmemelidir.
Bize göre bir kulüp tüm branşlardaki başarılarıyla taşıdığı ismi hak eder. İnşallah Fenerbahçemizin bu konudaki öncü rolünü daha da ileriye taşıyacağına inanıyorum.
Sporda kolektif anlayış çok önemli. Siyasette de kolektivizm çok önemli. Bu işi kolektif yapıyorsanız orada da başarıyı yakalarsınız. Çünkü bireysellik başarıya götürmez tam aksine yokluğa götürür. Spor aynı zamanda çok kritik bir tanıtım ve propaganda işlevine sahiptir. Takımlarımızın ve sporcularımızın başarısı ülkemizin hanesine çok büyük bir katkı olarak yazılıyor” dedi.
Aynı zamanda Barış Pınarı Harekatı ile ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fenerbahçe sadece bir spor kulübü olarak kurulmamıştır. Fenerbahçe aynı zamanda bu ülkenin istiklaline ve istikbaline hizmet etmek üzere vücut bulmuş bir kulüptür. Kulübümüzün kuruluş tüzüğünde aynen şöyle yazıyor; “Kulübün takip ettiği amaç memlekette bedeni ve fikri terbiyenin yayılmasını sağlamak, gençleri vatan korumasına, zorluklara ve askeri seferberliklere hazırlamaktır.” Tüzüğünde yazsın yazmasın, her spor kulübümüzüm paylaştığına inandığım bu amaçları tekrar tekrar hatırlamamız gereken kritik bir dönemden geçiyoruz. Son günlerde sınırlarımızda tarihi önemli gelişmeler yaşanıyor. Suriye’den ülkemize yönelen PKK YPG DEAŞ saldırılarını önlemek için güvenli bölge tesisi için çalışıyoruz. Hamdolsun bu hedefimize büyük ölçüde ulaştık. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarımızla Suriye sınırlarımızın batı tarafında 4 bin kilometrekarelik alanı güvenli hale getirmiştik. Barış Pınarı Harekatıyla da orta kısımdan ilave 4 bin 220 kilometrekarelik alanı da kontrol altına alarak güvenli bölge haline getirdik. Rusya ile yaptığımız anlaşmayla da 340 kilometrelik genişlikte ve 30 kilometre derinliğinde alanı teröristlerden arındırıyoruz. 30 kilometrenin sınırlarımıza bitişik 10 kilometrelik kısmında Rusya ile ortak devriye yaparak bize verilen sözlerin yerine getirilip getirmediğini yerinde takip ve teyit edeceğiz. Süre 1 hafta, 150 saat. 150 saat sonunda eğer burası teröristlerden temizlenmezse bu işi biz geri alacak ve bütün temizliği biz yapacağız.
Bizi üzen bazı şeyler var. Bakıyorsunuz koskoca devletlerin başkanları bunların terörist başlarıyla oturup masada konuşuyorlar. Bize de bunlardan arabulucu olmalarını istiyorlar. Biz teröristlerin başında ya da farklı yerlerde asla bunlarla masaya oturmayız ve arabulucu olmasını da kabul etmeyiz. Peki ne yaparız ? Sen Amerika’sın. Sen de gel masaya oturup bunu senle konuşalım. Nitekim yardımcısı Pence ile dışişleri bakanını bir heyet olarak bize gönderdiler. Oturduk konuştuk anlaştık ve dedik ki 120 saatte temizlediniz temizlediniz, temizlemediğiniz takdirde bu alanları bize bırakacaksınız. Biz bu işi yürüteceğiz. Temizlediklerine dair bir yazılı metin gönderdiler ama ne yazık ki temizleyemediler. Şimdi de diğer bölgelerde Rusya ile aynı işi yürütüyoruz. 150 saat. Bitti bitti, bitmediği taktirde de oralarda bölgeyi kontrole alıp temizliği biz yapacağız. Suriye’de faaliyet gösteren tüm güçlerin, rejimin ve terör örgütlerinin aksine biz ne sebeple olursa olsun bölgede tek bir damla masum kanı dahi dökülsün istemiyoruz. Bunun için bıçak kemiğe dayandığında elbette güç kullanmaktan çekinmiyoruz. Ama ilk tercihimiz daima meselelerimizi suhuletle çözmekten yanadır. Amerika ve Rusya ile vardığımız mutabakatların sebebi budur. Yoksa Türkiye terör örgütünü bulunduğu her yerde ezip geçecek güce, imkana ve kararlılığa sahiptir.
Kötü komşu bizi ev sahibi yaptı. İHA istiyorduk bize ‘bugün git yarın gel kongre izin vermedi’ diyotlardı. Ne oldu ? Bugün İHA’yı biz kendimiz üretiyoruz. SİHA vermediler, şimdi biz üretiyoruz ve ihraç ediyoruz. Geldiğimizde yüzde 20’sini karşılıyorduk savunma sanayimizde. Şimdi yüzde 70’ini karşılıyoruz. Zaten bunları yapar halde olmasaydık Obama döneminde Antalya’da G-20 toplantımızda kendilerinden akıllı bomba istedim. Aylar geçti vermediler. Akıllı bombayı şimdi biz üretiyoruz. İçeride ve dışarı şu andaki bütün çalışmalarımızın altında, bu kadar rahat hareket ediyorsak bunu sebebi artık imkanlarımız çoğaldı. Maliyetler mukayese edilemeyecek derecede düştü.
Bunlar çok da yalancı onu söyleyeyim, dürüst değiller. Avrupa Birliği’ni bize verdiği sözler var. 2015’te aynı yıl içinde 3 artı 3 milyar euro destek vereceğiz dediler, vermediler. Bize gelen 3 milyar euro. Biz 40 milyar dolar harcama yaptık. İnanın yoklar, hep yalan.
Biz gerekirse Tel Abyad ile Rasulayn arasında güvenli bölgeyle beraber mültecilerin yaşayacağı konutları, sosyal donatı alanlarını, alt ve üst yapılarla yapacağız ve dünyaya da bunu ispat ederek göstereceğiz. Terör örgütü 30 kilometrelik hattın içinden ya da dışından saldırılarını sürdürürse nereye kadar kaçarsa oraya adar kovalayıp gereğini yapacağız. Ülkemizdeki 3 milyon 650 bin Suriyelinin ilk etapta 1 ile 2 milyon arasındaki kısmının geri dönüşü için geliştirdiğimiz projelere destek verilmezse sınırlarımızı açmaktan başka çaremiz kalmaz. Teröristlerin, veya masum insanların hayatlarını kullanarak sinsice siyaset yapmak bizim değil diğerlerinin tarzıdır” dedi.