Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "CHP’li Özkan’ın polise hakareti büyük bir ahlaksızlık, saygısızlıktır" dedi.
Yozgat’ta referandum öncesi ilçe ziyaretlerinde bulunan Adalet Bakanı Beker Bozdağ, Şefaatli ilçesinde gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Bakan Bozdağ, CHP Milletvekili Tuncay Özkan’ın bir polis memuruna hakaret içeren ifadelerde bulunması konusunda sorulan soruya, "Büyük bir saygısızlık büyük bir ahlaksızlıktır. Siyasetçiler halkın içinden çıkan insanlar içinden çıktıkları halka saygı duyması değer vermesi gerekir. Ancak görüyoruz ki CHP’nin milletvekilleri içinden çıktıkları toplumun ahlak değerleriyle ve toplumun bizati kendisiyle olan ilişkilerinde çok ciddi sorunları var. Halka saygısızlık yaptıkları gibi ahlak değerlerini de ayaklar altına alan yaklaşımlar içine giriyorlar. Büyük saygısızlık yapıyorlar. Bu halk oylamasına sona doğru yaklaşıldığında halkın ortaya koyacağız iradeden şimdiden rahatsızlığın saygısızlık diliyle ifade edilmesi olarak görüyorum. CHP çoğulcu anlayışı kendi dışındakilere saygı anlayışını pek de içlerine sindirmişe benzemiyor. Kendileri gibi hareket etmeyen bakmayanları düşman gören bir hastalıklı anlayışı ön görüyorlar" diye cevap verdi.
CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt’un söylemlerine de değinen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Hüsnü Bozkurt’un evet çıkarsa Samsun’a, Amasya’ya, Sivas’a geliriz, oradan Sakarya’ya, İzmir’e denize dökmezsek anamızdan emdiğimiz süt helal olmasın yaklaşımı, kendi gibi düşünmeyenlerin denize dökülecek düşman gibi gören hastalıklı bir mantığın ruh halini dışa vurulmasından başka bir şey değildir. Bağnazlığın dışa vurumudur bu kabul edilebilir şeyler değildir. Türk halkı birbirini seven birbirine bağlı olan insanlardan oluşuyor. Bu sevgiden, bağlılıktan nasip almayanların bu halkın önünde önder lider siyasetçi olma hakları da yok. Eminim ki bu saygısızlığı yapan Tuncay Özkan’a da, Hüsnü Bozkurt’a da, diğer saygısızlara da, en büyük saygı dersini en büyük ahlak dersini vatandaşımız sandıkta verecektir. Bu ahlaksızlara ahlakı öğretecektir" dedi.
"KILIÇDAROĞLU’NUN KENDİ SÖYLEDİKLERİNDEN HABERİ YOK"Kılıçdaroğlu’nun, Türkiye’de kontrollü darbe iddiasını ilk dile getiren kişi olduğunu ifade eden Bakan Bozdağ, "Kendisine ulaştırılan kontrollü darbe iftirasının Türkiye’de ilk avukatlığını yapan o. Yaptığı iftiranın asılsızlığı ortaya çıktıktan sonra dahi utanmadan bu iftirayı dile getiren yine o. Bugün hala devam ettiriyor. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bunun darbe olduğunu söyleyen Yenikapı’da darbe girişimine karşı duruş için büyük bir birliğin içine gelip orada halka karşı duran o. Ama şimdi buna kontrollü darbe diyen yine o. Belli ki Sayın Kılıçdaroğlu’nun kendi söylediklerinden haberi yok. Kimse şimdiye kadar Kılıçdaroğlu’na bu iftirayı ilk Türkiye’de sen dile getirmedin diyen oldu mu, olmadı. Hepimiz diyoruz ki bu iftirayı ilk dile getiren sensin. Türkiye’de de sensin. Sana da bu iftirayı dile getirmek için ulaştıranlar FETÖ terör örgütü ve o örgütlerle irtibatlı olan çevreler. Çünkü FETÖ ele başı terörist Gülen, ilk darbe girişiminin başarısız olduğunu anlar anlamaz benzer açıklamaları yaptı ve daha sonra bu örgüt bunu yaymaya çalıştı. Sonra da Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarına ulaştırılan bu asılsız iftiraları gerçekmiş gibi alıp Türkiye’de bunu araştırmadan sorgulamadan yayan kullanan kendisi. Onun için biz külahına anlatmıyoruz. Yaptığı yanlışı bir önce söylediği ile bir sonraki söylediği arasındaki yüzde yüz çarpıklığı zıtlığı kendisine ifade ediyoruz. Bu kadar büyük değişim dönüşüm nasıl oldu onu merak ediyoruz. Adil Öksüz’ün MİT ajanı olmadığı hem MİT tarafından, hem de hükümet tarafından açıklandı. Hem de adli yargının verdiği kararla bu da sabit olmuş oldu. Çünkü o sunulan belgelerin sahte olduğu oluşturulmuş belge olduğu da açık bir şekilde ortaya konmuş oldu. Buna rağmen şimdi hala konuşmasını sürdürüyor. O zaman bizim sormamız gereken ana soru şu. Çık deki dürüstçe kim sana bu haberi kim getirdiyse o haberi getireni açıkla veya partine getireni açıkla. Bu belgeleri size vereni açıkla. Sayın Kılıçdaroğlu onları açıklamaktan kaçınıyor. Açıkla bakayım sana bu haberi getiren bu belgeyi veren kim bütün Türkiye öğrensin. FETÖ’nün teröristlerine de birileri mi, yoksa FETÖ’nün kullandığı birileri mi onu da hep beraber görelim ona göre karar verelim. Sayın Kılıçdaroğlu dürüst bir siyasetçiyse neden bunları gizleyip yalan olduğu bütün açıklığıyla ortaya çıkmasına rağmen dillendirmeye devam ediyor. Ben dürüst siyasete davet ediyorum. Söylediğini ispata davet ediyorum. Bunları yapmadığı takdirde FETÖ kontrolünde, bir FETÖ siyaseti yapan siyasetçi olarak anılmaya devam edecektir" diye konuştu.
"KILIÇDAROĞLU ESAD’IN DIŞIŞLERİ BAKANI GİBİ DAVRANIYOR"Türkiye’nin, Suriye ve Orta Doğu’da izlediği politikayı eleştiren Kılıçdaroğlu’na Yozgat’tan cevap veren Bakan Bozdağ, "Hayretler içerisindeyim. İşin doğrusu, Suriye’de 600 binden fazla insan öldürülmüş, ikinci defa kimyasal silah kullanılıyor. En son kullanılan silah İdlib’de oldu ve yapılan otopside kimyasal silah kullanıldığı bilirkişi raporu ile de tespit edilmiş oldu. Sayın Kılıçdaroğlu, her defasında Suriye söz konusu olduğunda, Suriye’den göç eden milyonlarca insanı görmezden geldi. Öldürülen yüz binlerce insanı görmezden geldi. Bunları öldüren Esad’ı ve Esad’ın yönetimini görmezden geldi. Sanki Suriye’de bu kimyasal silahı atan bu insanların üzerine ölüm yağdıran Türkiye gibi, daima Türkiye’yi suçladı. Ben şimdi Sayın Kılıçdaroğlu’na soruyorum. Bu kimyasal silahı Esad mı attı, Türkiye mi attı? Şimdi suçluyorsunuz kim attı bu kimyasal silahı, kim kullandı kimyasal silahı, bu insanları kim öldürdü? 600 bin insanı kim öldürdü? Bu kadar insan yerinden yurdundan kim etti. Esad ve yönetimi yaptı. Sayın Kılıçdaroğlu, bir defa da olsa milli bir duruş sergileyip bu haksızlıkları, bu zulümleri yapan Esad’a karşı sesini yükseltmiş olsa kıyamet mi kopar. Şuana kadar Esad’ın aleyhine yaptığı konuşmalara baktığınızda neredeyse yok denecek kadar. Esad’ı suçlayan bir üslup hiç yok. Sanki bütün bunların mesebbibi faili Türkiye gibi. Suriye’de 66 tane koalisyon ortağı var. Onlar oraya Türkiye mi getirdi? Rusya orda, İran orda. Onları oraya Türkiye mi getirdi? Her gün ölüm kusuyor silahlar. Bu silahların düğmesine Türkiye mi basıyor? Türkiye Suriye’de olup bitenler karşısında Suriye’deki ölümler dursun diye uğraşıyor, yaşam hakkı korunsun diye uğraşıyor. Barış gelsin diye uğraşıyor, insanlar kendi vatanlarında yaşasın, göçer duruma düşmesin diye uğraşıyor. İnsanlık ölmesin diye uğraşıyor. Bizim yaptığımız tam da bu. Ama Sayın Kılıçdaroğlu, bu Suriye konusunda ülkesinin çıkarları Türkiye’nin dış politikası doğrultusunda bir yaklaşım da ortaya koymadı. Esad’ın dışişleri bakanı gibi konuşmaktan vazgeçmeye çağırıyorum. Türkiye’nin ana muhalefet lideri gibi mili bir duruş sergilemeye davet ediyorum. Ama maalesef bu yok, ben dinleyince acaba diyorum Esad’ın kabinesindeki bir bakan mı konuşuyor, yoksa Türkiye’nin ana muhalefet lideri mi konuşuyor şaşırıyorum. Sayın Kılıçdaroğlu bir karar versin. Türkiye’nin ana muhalefet lideri misiniz yoksa Esad’ın kabinesindeki bir bakan mısınız. Duruşunuz neden milli ve yerli değil, onu lütfen Türkiye’ye açıklayın, Amerika’da Rusya’da, başka ülkelerde kendi ülkelerinin Suriye politikaları konusunda siyasi partilerin yaklaşımları ortada. Şimdi Türkiye’deki muhalefetin yaklaşımı ortada ben bunu da milletimizin takdirine bırakıyorum" dedi.
(Bahadır Muhlis Gökgül/İHA)