İçişleri Bakanı Soylu, 2016-2017 eğitim ve öğretim yılını başarıyla tamamlayarak Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı bünyesinde subay ve astsubay olmaya hak kazanan öğrencilerin diploma törenine katıldı. Bakan Soylu, yaptığı konuşmada, “İçişleri Bakanlığı görevine geldiğim günden beri bu salonda buna benzer törenlere katıldım. Mezunlar verdik. Ailelerimizin, gençlerimizin, onlara emek veren komutanlarımızın heyecanlarını ve gururlarını paylaştık. Bu salonda bütün yaşananlara bakarken düşündüğüm ve hissettiğim şudur: ‘Bin yıldır üzerinde yaşadığımız bu Anadolu toprakları sadece buğday vermiyor, ekin vermiyor. Aynı zamanda inanç veriyor, güç veriyor, destan yazacak nice kahramanlar veriyor.’ Bu hasat hiç bitmiyor. Seyit Onbaşılar, Nene Hatunlar, Gazi Mustafa Kemaller, sadece tarih kitaplarında, bir kere yaşamış isimler değillerdir. İşte onlar şu an karşınızdadır. Yarın yine yetişecekler. Bu anneler, bu babalar, o evlatları, o kahramanları yine yetiştirecekler. Bugün de, bizden sonra da, evlatlarımız tarih kitaplarına yine geçecekler. İşte bugün hissettiğim gurur, bunun bir parçası olmaktan duyduğum gururdur. Bunun için Cenab-ı Hakka hamdolsun, şükrolsun” ifadelerini kullandı.
Bu toprakların üzerinde çok zorluklar çekildiğini, çok savaş ve çok ihanetler görüldüğünü kaydeden Soylu, “Birilerinin ‘bitti’ dediği, ellerini ovuşturduğu, çok badireler atlattık. Allah’a şükür hepsinden de alnımızın akıyla, zaferle çıktık. Hep ayakta kaldık ama hepsi de bizde bir şekilde izler bırakmıştır. Dersler aldık ama bir tanesi var ki; bunların belki de en çok iz bırakanlarından birisi olmuştur. Biz savaşın belki de en büyüğünü Çanakkale’de, Dumlupınar’da ama ihanetin kesinlikle en büyüğünü 15 Temmuz’da gördük. Çanakkale’de yedi düvel bir araya gelmişti. Emin olun ki; 15 Temmuz’da da yine aynı ekip bir araya gelmiştir. Bize ihanet edenler, bizim ekmeğimizi yiyip, bizi bizim silahlarımızla vurmaya kalkanlar, emin olun ki asla yalnız değildiler. Onlara akıl verenler vardı. Onlara destek verenler vardı, para verenler vardı. Üstelik amaçları sadece Türkiye’yi, Türkiye’deki iktidarı ele geçirmek değildi. Kardeşlerim, biliniz ki mesele bu kadar basit değildir. Onların hedefi zulmün önündeki kapıyı kırmak ve bu coğrafyaya zulmü hakim kılmaktı” açıklamasında bulundu.
“15 TEMMUZ SADECE TÜRKİYE İLE İLGİLİ BİR MESELE DEĞİL”15 Temmuz’un sadece Türkiye ile ilgili bir mesele olmadığını vurgulayan Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“15 Temmuz; Filistin ile, Afganistan ile, Suriye ile, Irakla, Myanmar ile ilgilidir. Ne kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar, ne kadar tuzak kurarlarsa kursunlar şu kahramanlarımızın önünden sesleniyorum ki; Türkiye Cumhuriyeti devleti zengin olacaktır, başı göğe değecek kadar özgür olacaktır, hür olacaktır ve bütün dünyaya adaleti, hakkaniyeti verecektir. Biz vicdanlı bir milletiz. Türkiye, dünyada zulümlere sesini yükselten, neredeyse tek ülkedir. Türkiye, terörle mücadeleye karşı neredeyse bütün uluslararası anlaşmalara, iş birliklerine imza koymuş bir ülkedir. Ama buna rağmen terörle mücadelesinde neredeyse hiçbir iade talebi karşılanmayan bir ülkedir.”
Türkiye’nin kırk yıldır PKK ile mücadele ettiğini ancak Batı’nın PKK’yı hala bir terör örgütü olarak kabul etmediğini sözlerine ekleyen Soylu, “Oturum hakkı, vatandaşlık hakkı veriyor, paneller, yürüyüşler düzenlemesine izin veriyor. Türkiye’nin hangi tuzaklarla karşı karşıya kaldığını biliyoruz. Birleşmiş Milletler, az önce ifade ettiğim Orta ve Güney Afrika’daki çocuk savaşçılar için raporlar yazıyor, endişelerini dile getiriyor ama Doğu ve Güneydoğu’da okul çıkışlarında kaçırılıp dağa götürülen, eline silah verilen çocuklar için sessiz kalıyor. Uyuşturucuyu kendi ülkesine girerken engelliyor, sentetik uyuşturucu dünyanın doğusuna giderken kulağının üstüne yatıyor. İşte 15 Temmuz bu zihniyetle ilgili bir hadisedir. 15 Temmuz’da çıplak elleriyle beraber tanklara, bombalara karşı duran vatandaşlarımız, şehitlerimiz ve gazilerimiz, aslında bu zihniyete karşı mücadele etmişlerdir. 15 Temmuz bitti. Sabahına varmadan bastırıldı. İçimizdeki birçok haini açığa çıkarttık. Yenilmelerine rağmen, onlar düşündüler ki bu ülkeyi zayıflattık. Ama bunun böyle olmadığını, Allah’a şükür onlara çok çabuk gösterdik. Teröre karşı verdiğimiz mücadele ile Katoda, Gabar’da, Pülümür’de, sınırımızın dışında Fırat Kalkanı’yla, zayıflamak şöyle dursun, safralarımızı atıp güçlendiğimizi bütün dünyaya gösterdik. Onların inlerine girdik. Ben o yiğitleri Kato’da, Gabar’da gördüm. Onların üniformalarının içerisinde bir tek kişi yoktu, onların üniformalarının içerisinde onlarla birlikte onları koruyan ve muhafaza eden bu topraklar için şehitler olan şehitlerle beraber koca cüsseli adamlar vardı. Bugün mahkeme karşısında kendi kamera görüntülerini bile inkar eden o hainlere sesleniyorum: ‘Sizin en rütbeliniz, en bilgiliniz, en cesurunuz şu arkamdaki gençlerin tırnağı olamaz.’ Millet sizi silmiştir. Tarih sizi silmiştir” dedi.
“Yükümüzün ağır olduğunu bilmenizi isterim” diyen Soylu, konuşmasına şöyle devam etti:“Ancak şunu da unutmayın ki; bu ülke tehditler ama aynı zamanda fırsatlar ülkesidir. Yükümüz ağırdır ama memleketimize karşı yükümüz ne kadar ağırsa sevdamız o kadar çoktur. Türkiye, dünyanın en zor coğrafyasında tam 15 yıldır bir istikrar ve kalkınma hali içindedir. Yukarıda anlattığım hadiseleri atlattıktan sonra bu ülke geleceğe bakışını aynen devam ettirmektedir. Genç nüfusumuzla 15 Temmuz’un verdiği silkinmeyle, 16 Nisan’daki yenilenmeyle, bu ülkeyi yakın gelecekte çok daha güzel günler beklemektedir.”
2016-2017 eğitim ve öğretim yılını başarıyla tamamlayarak Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı bünyesinde Subay ve Astsubay olmaya hak kazanan öğrencilere seslenen Soylu, Artık bir gün önce olduğunuz insanlar değilsiniz. Sizin hayatlarınız artık sadece sizin değildir. Sizin hayatlarınız, millete ve devlete adanmış hayatlardır. Seçtiğiniz meslek, rahat ve huzur mesleği değildir. Bilakis, kendi rahatından fedakarlık edip, başkaların rahat ve huzurunu temin etme mesleğidir. Karşılığında çok daha fazla para alacağınız bir meslek de değildir. Ama karşılığında hiçbir paranın ve maddi gücün satın alamayacağı bir şeref ve bir gururu verebilecek meslektir. Bütün rütbeleri kıdem sırasına göre zamanı gelince alırsınız. Ama rütbelerin en büyüğü, şehitlik ve gazilik, nasibinizde varsa her an gelip sizi bulabilir. Bu sözümü unutmayın. Gün gelip diyeceksiniz ki; Tekrar dünyaya gelsem yine bu mesleği seçerdim. İşte bu meslek böyle bir meslektir.”
Konuşmalarının ardından Bakan Soylu, dereceye giren mezun öğrencilere diplomalarını verdi.
(İlker Turak - Ömer Çetin - Fatih Erdoğan /İHA)