Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, "Şunu yemeyin bunu yemeyin. Bunu bilimadamları adı altında yapıyorlar doğrusu bu salonda bir kez kınıyorum. ’Ekmek yemeyin, süt içmeyin, et yemeyin.’ Yok şunları yemeyin bunları yemeyin. Bu nasıl bilimsel yaklaşımdır" dedi.
Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği (TÜDKİYEB) tarafından kentte bir otelde “Küçükbaş Hayvancılık Sektör Toplantısı” düzenlendi. Toplantıya, Bakan Faruk Çelik’in yanı sıra karlar altındaki Rize dağlarında sırt çantasında keçi taşıdığı görüntüsüyle gündeme gelen 11 yaşındaki çoban Hamdu Sena Bilgin de katıldı.
Toplantının açış konuşmasını yapan TÜDKİYEB Başkanı Nihat Çelik, sektörün ve Türkiye’nin ekonomik anlamda iyileşmesi için anayasa referandumunda ’evet’ oyu vereceklerini kaydederek, sektörün çeşitli sorunlarını anlattı.
AK Parti Adana Milletvekili Tamer Dağlı da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ben de çobanım” sözünü hatırlatarak, “Biz de Saimbeyli, Feke’nin köylerinde bizim tabirlerimizle koyun güttük inek otlattık. Allah da bu görevi nail etti çok mutluyum” diye konuştu.
AK Parti Adana Milletvekili Necdet Ünüvar ise AK Parti iktidarlarının tarım ve ekonomide büyük hizmetlerde bulunduğunu hatırlatarak, “Daha çok yapacak şeyimiz var. Sürekli çalışmak, üretmek durumundayız” ifadelerini kullandı.
AK Parti Adana Milletvekili Fatma Güldemet Sarı da sektör toplantısının Bakan Çelik ve Hamdu Sena Bilgin’in katılımıyla Adana’da düzenleniyor olmasından mutluluk duyduğunu kaydederek Adana’nın tarım ve hayvancılık potansiyelinden bahsetti.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik ise, TÜDKİYEB Başkanı Nihat Çelik’in referandumda evet mesajı verdikten sonra sıraladığı sektörel istekleri espri bir dille ’pahalı istekler’ olarak nitelendirdi. Çelik, Türkiye’nin geleceğinin herkesi ilgilendirdiğini kaydederek, bir yandan ekonomi yönetimi diğer yandan da terör olaylarıyla uğraştıklarını anlattı. Bazı Avrupa ülkelerindeki evet kampanyasına uygulanan ambargoya da tepki gösteren Çelik, ekonomik anlamda da Türkiye’ye saldırı faaliyetlerinin yaşandığını izlediklerini söyledi.
"AŞ KONUŞAN, İŞ KONUŞAN BİR TÜRKİYE NOKTASINDAKİ EKSİKLİKLERİ 16 NİSAN’DA TAMİR ETMİŞ OLACAĞIZ"
Dünyada lider ve yönetim sorunlarının yaşandığını ifade eden Bakan Çelik, “Kopenhag süreciyle önümüze koydukları uyun diyoruz. Yıllarca bize dediler, biz gerçekleştirdik şimdi onlara soruyoruz siz ne alemdesiniz? Türkiye’de lider sorunu yok. Üretenlerle yönetenlerin dayanışmasında sorun yok. 15 senedir istikrarlı bir yönetim gidiyor. Biz bu millete böyle sahip çıktığımız sürece, çoban olduğumuz sürece devam edecek bu beraberliğimiz. Ne istiyorlar? İstikrarımızı bozmak istiyorlar. Türkiye buna Müsaade eder mi? Sen kafana göre 100 yıl önce çizdiğin planları yine masa başında çizeceksin, Türkiye de bunu uygulayacak? Bu çok demode oldu. 80 milyonuna sahip çıkan dostunu düşmanını bilen bir yönetim var. Türkiye’de bunu herkes böyle bilsin. Daha da koşturacaklar, ülkeyi 70 cente muhtaç edecekler ondan sonra istediği gibi elbise dikecekler bize? Bu dönemler bitti. Bir daha Allah’ın izniyle geri gelmeyecek. Bunun için önümüzdeki siyasi süreç çok önemli. Her yıl seçimi değil, her yıl iş konuşan bir Türkiye konumuna gelelim diye el birliğiyle millet olarak başaracağız ve iş konuşan aş konuşan kalkınmayı, gelişmeyi konuşan, refahın artmasını konuşan bir Türkiye noktasındaki eksikleri 16 Nisan’da tamir etmiş olacağız” diye konuştu.
"NÜFUSUMUZ ARTTIĞI İÇİN YENİ ADIMLAR VE BAKIŞ AÇILARI GELİŞTİRMEMİZ LAZIM"Nüfus artışı, küresel ısınma, tarım arazilerinin azalması gibi konulara da değinen Bakan Çelik, “Mevcut arazilerimizi, toprağımızı ve üreticimizi korumak gerekiyor, iyi değerlendirmek gerekiyor. Teknolojiyi iyi kullanmamız gerekiyor ki bu yarıştan kopmayalım. Aksi takdirde vay halimize, gelecek olan gıda savaşlarının da kapısını aralamış olacaksınız. 14.5 milyon hektarlık arazimizi ekiyoruz 161 milyar liralık hasıla elde ediyoruz. Bunlar güzel şeyler ama nüfusumuz arttığı için yeni adımlar, bakış açılarını geliştirmemiz gerekiyor. Küçükbaş hayvancılıkla ilgili olarak, yılda 113 bin tonluk küçükbaş hayvandan elde ettiğimiz et var. Son derece küçük. 1 milyon 300 bin ton ete ihtiyacı olan bir ülkede 1 milyon 150 bin ton üretilirken bunun 10’da birini küçükbaş etinin olmaması çok büyük bir eksikliği ortaya koyuyor aslında. Evet, küçükbaş hayvan sayımız 42 milyon civarında. Ama bu coğrafyada bu rakamın yeterli olmadığını özellikle belirtmek istiyorum” şeklinde konuştu.
"BİRİNİN RAHATSIZLIĞI VARSA DOKTOR ONA HANGİ ÜRÜNLERİ TÜKETMEMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLER"Çeşitli bilimadamı ve medyatik doktorlar tarafından medyada ’şunu yemeyin, bunu yemeyin’ tarzında uyarılarda bulunulmasına tepki gösteren Bakan Çelik, şunları kaydetti:
“Onun için milletin boğazına kimse ekmeği yani dizmeye kalkmasın. Şunu yemeyin bunu yemeyin. Bunu bilimadamları adı altında yapıyorlar doğrusu bu salonda bir kez kınıyorum. ’Ekmek yemeyin, süt içmeyin, et yemeyin.’ Yok şunları yemeyin bunları yemeyin. Bu nasıl bilimsel yaklaşımdır? Birinin rahatsızlığı varsa doktor ona hangi ürünleri tüketmemesi gerektiğini söyler. Bu konuda gerçekten dirsek çürütmüş kafa yormuşsanız ’ayarında kararında yiyin’ diyin. Küçükbaş hayvan etiyle yanlış bir imaj oluşturuldu ki şu, bu hepsi yalan. Bu coğrafyanın bizim damak tadımıza en uygun küçükbaştır. Bunu tüketme diyerek neyi amaçlıyorlar? Çok büyük savaşlar var. Gördüğümüz savaşlar var Suriye’deki gibi, bir de görmediğimiz ticari savaşlar var. ’Bu coğrafya küçükbaşa uygun, küçükbaştan bu coğrafyayı çıkaralım’. Taktiği nedir, gayet açık. Organik diyorsunuz. Ya yaylalarda ovalarda meralarda organik beslenen bu hayvanların etini yemeyeceğiz de hangi eti yiyeceğiz? Saçma sapan yaklaşımlarla maalesef bu milletin hayvancılıktaki damarlarından bir tanesini kurutma gayretindeler. Hiçbirimiz müsaade etmemeliyiz. Daha büyük hedeflerimiz var. Nüfus artıyor. 1 milyon 700 bin ton et tüketim. Sütte 19 milyon tona gelmişiz, 23 milyon tona çıkaralım diyoruz. Dünya ülkeleriyle iş formu yapıyoruz, amacımız çiftçimizin, üreticimizin ürettiklerini dünya pazarına aktarmak ama diğer taraftan da kendi iç bünyemizde bunları tüketecek mekanizmaların oluşumunu sağlamaktır. Bu izahı mümkün olmayan propagandalarla üreticimize nasıl darbe vurduklarının farkında olmayan zavallıları bir kez daha kınadığımı belirtmek istiyorum.”
(Nuri Pir - Serkan Çetinkaya/İHA)