Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Meclise bombalar atıldığında CHP’liler de oradaydı, o duyguları birlikte yaşadık. Sayın Kılıçdaroğlu da havaalanına iniyor ama orada da bir kontrollü kaçış var. Yaşadığımız gözümüzün önünde olan, her anına şahit olduğumuz bir darbeye kontrollü darbe demek bu milletin aklıyla alay etmektir ve bu millete saygısızlık yapmaktır, şehitlere saygısızlık yapmaktır” dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, NTV’de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. CHP’nin ’kontrollü darbe’ söylemini hem Türk halkına, hem gazilere, hem de şehitlere saygısızlık olarak değerlendirdiğini vurgulayan Bozdağ, “Sayın Kılıçdaroğlu, 17-25 Aralık sürecinde bu kumpası kuran polis ve yargı içinde FETÖ teröristlerinin iş birliği yaptığı operasyon sürecinde bu operasyonun parlamentoda ve diğer platformlarda müdafiliğini yaptı. Çok net gördük, orada montaj kasetleri getirdi, Mecliste, grupta açtı dinlettirdi. Vekilleri komisyonlarda, genel kurulda, meydanlarda yaptı. O dönemde anlaşarak mı, anlaşmayarak mı onlar daha iyi bilir ama FETÖ ile CHP arasında çok güçlü bir dayanışmayı ortaya çıkaran fotoğraflardan görüyoruz. Darbe teşebbüsü 15 Temmuz’da oldu, bunu 80 milyon Türk halkı yaşadı, bu olaylar Türk halkının şahitliğinde oldu, CHP de yaşadı. Meclise bombalar atıldığında CHP’liler de oradaydı, o duyguları birlikte yaşadık. Sayın Kılıçdaroğlu da havaalanına iniyor ama orada da bir kontrollü kaçış var. Onu da görüyorsunuz orada, yani tankın üstüne çıkarım diyen Kılıçdaroğlu darbe olursa tanklara görünmeden bir yere gitmek için uğraşıyor. O ayrı bir tartışma konusu ama sonuçta bu darbeyi CHP de, diğer partiler de, 80 milyon Türk milleti de hep birlikte yaşadık, şahitliğimizde oldu. Yaşadığımız, gözümüzün önünde olan, her anına şahit olduğumuz bir darbeye kontrollü darbe demek bu milletin aklıyla alay etmektir ve bu millete saygısızlık yapmaktır, şehitlere saygısızlık yapmaktır. Yani bu insanlar kontrollü mü şehit oldu, bu kadar insan kontrollü mü gazi oldu? Bu kadar yaşananlar hepsi kontrollü müydü? Meclis, külliye, özel harekat bombalandı, bu kadar insan hayatını kaybetti ve yaralandı” diye konuştu.
“KONTROLLÜ BİR FETÖ YALANI CHP TARAFINDAN TEKRARLANIYOR”
AK Parti milletvekilleriyle ilgili elinde ByLock listesi olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu’nun milletin gözünün içine baka baka yalan söylediğini belirten Bakan Bozdağ, şöyle konuştu:
“Eğer milletvekilleriyle ilgili elinde bir liste varsa, dürüst bir siyasetçi olarak çıkıp televizyonlara diyeceksin ki ’Bana böyle bir liste geldi, doğru mu eğri mi bilmiyorum’, ki anlatımına göre doğru olduğuna inanıyor ama ona da karar vermemiş. Bunu Türk kamuoyuna açıkla. Elini tutan mı var Sayın Kılıçdaroğlu, engel olan mı var niye açıklamıyor? Biz AK Parti olarak diyoruz ki bunu derhal açıkla, hodri meydan. Açıkla biz de öğrenelim, bak savcılıklar orada götür ver, savcılar gereğini yapsın. Ama bunu siyaseten kirletmek için atıyor, kullanıyor, atıyor, kullanıyor. FETÖ AK Parti’yi yıkmak için uğraşıyor, darbe yapıyor, 180 ByLockçu vekil varsa, 130’dan fazla da CHP’de var. Topladığınızda salt çoğunluktan fazla yapıyor. İşte Tayyip Erdoğan’dan kurtuldunuz, hemen FETÖ’ye söyle dayanışmanız iyi görünüyor, istifa ettirsin o vekilleri, sonra CHP’nin çatısı altında ya da başka bir oluşumla birleşin, sen de başbakan ol. Böylelikle hem Tayyip Erdoğan’dan, hem AK Parti’den kurtulmuş olursunuz, hem de FETÖ ile birlikte yeni bir yol arkadaşlığı yapmış olursunuz. Darbe konusunda söylediği de ByLock konusunda söylediği de, kontrollü bir FETÖ yalanının CHP tarafından tekrarından ibarettir.”
“HSYK KAHRAMAN TÜRK YARGISININ MOTOR GÜCÜDÜR”
HSYK seçimlerinin usulüne ilişkin açıklamalarda da bulunan Bakan Bozdağ, ”HSYK görevini anayasa ve kanunlara göre yapar, kafasına göre görev yapma imkanı yoktur. Verilen yetkileri kullanır, verilen görevleri yapar. Şimdi en son İstanbul’da geçici olarak açığa alınan mahkeme başkanı ve üyeleri ile ilgili başlayan bir soruşturma var. Bu soruşturma neticeleninceye kadar onlara geçici olarak işten el çektirilmiş durumda. Soruşturma bittikten sonra rapor nasıl gelecek, HSYK değerlendirecek ve karar verecektir. Bunlar normal HSYK’nın görev tanımı içinde olan işlerdir. Yanlış olan şey, HSYK’nın anayasa ve yasalar kendi yüklediği vazifeyi yerine getirirken yaptığı iş ve işlemlerin siyasetçiler tarafından siyasallaştırılmış bir işlem olarak takdim edilmesidir. Yani görevini yapmayacak mı HSYK? Görevini yaptığı zaman ’bak siyaset yapıyor’, görevini yapmadığı zaman yine ‘siyaset yapıyor.’ Herkes HSYK’dan elini çeksin. İnsanlar görevlerini anayasa ve yasalara göre görevlerini yapsınlar. Ama maalesef HSYK, ki FETÖ ile mücadelede yargının bu darbe karşısındaki duruşunda Türkiye’de yargıyı yakından takip eden herkes bilir ki gerçekten büyük bir kahramanlık yapılmıştır. İlk defa Türk yargısı darbecilere teslim olmamış, darbecileri teslim almıştır. Büyük bir kahramanlık ortaya koymuştur. HSYK da bu kahramanlığın motor gücüdür ama maalesef birileri hukuk ve yargı bağımsızlığı adına büyük işler yapan kurulu ve onun saygın üyelerini lekelemek için bunları yapıyorlar. Onları kınıyorum. HSYK üyelerimizin yaptıklarını ve yargı görevi yapanların yaptıklarını bu günkü FETÖ ile dayanışma içinde olan siyasetçiler, FETÖ’nün avukatlığını yapan siyasetçiler anlamayabilir, bundan rahatsız olabilir ama demokrat olan, hukuk devletine inanan herkes onları layıkıyla takdir ediyorlar. Ben ona yürekten inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Bakan Bozdağ, HSYK tarafından FETÖ ile üyelik, iltisak ve irtibat sebebiyle bağımsız ve tarafsız yargı görevini yapma vasfını kaybettiği anlaşılan yaklaşık 4 bin hakim ve savcının meslekten uzaklaştırıldığını kaydetti. HSYK tarafından yargı içinde FETÖ’ye ilişkin değerlendirmelerin büyük bir ölçüde tamamlandığını vurgulayan Bakan Bozdağ, bu ayın sonuna kadar incelemeye tabi tutulanlar hakkında nihai kararın verileceğini kaydetti.
“GÜLEN’İN KAÇIŞ İHTİMALİNİ ABD ADALET BAKANLIĞINA İLETTİK”
Gülen’in iadesi konusunda ABD’nin yeni yönetiminden umutlu olduklarını vurgulayan Bakan Bozdağ, yeni yönetime Gülen’in kaçma ihtimaliyle ilgili istihbari bilgiyi paylaştıklarını söyledi. Bozdağ, şöyle konuştu:
“Kanada’da çok büyük bir çiftlik satın alındığını ve Kanada’ya kaçması halinde orada bir hazırlık çalışmasının sürdüğünü ifade ettim. Biz bu istihbaratı da Amerika Adalet Bakanlığına ilettik. İlgili yerin bütün bilgilerini de kendilerine ilettik. Şu anda yeni bir gelişme yok ama beklentimiz henüz tükenmiş değil. Sayın Cumhurbaşkanımızla ABD Başkanı Sayın Trump’ın önümüzdeki günlerde yapacağı görüşme bu açıdan son derece önemli ve tarihi bir görüşme olacağını düşünüyorum. O görüşmeden sonra çok şey değişebilir.”
SEÇİM BARAJININ DÜŞÜRÜLMESİ
Uyum yasalarıyla ilgili çalışmalar konusunda Adalet Bakanlığına önemli görevler düştüğünü anlatan Bozdağ, baraj konusuyla ilgili de şu değerlendirmelerde bulundu:
“Yeni anayasa paketinin kabulü halinde çıkacak uyum yasalarının önemli bir kısmı Adalet Bakanlığını ilgilendiriyor. Biz Bakanlık olarak anayasa değişikliklerinin genel kuruldan geçmesi üzerine komisyonlarımızı kurduk. Şu anda hem Siyasi Partiler Kanunu, hem cumhurbaşkanı seçim kanunu, hem milletvekili seçim kanunu hem de yerel yönetimler kanunu ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Askeri yargı kalktığı için oraya dair çalışmalar, HSYK uyumuna dair çalışmalar. Biz esasında teknik çalışmaları şu anda tamamlamış durumundayız. Bu kanunlarla ilgili Adalet Bakanlığını ilgilendiren kısımları tamamladık. 16 Nisan’da milletimizin bu büyük değişime ‘evet’ demesiyle beraber biz tamamladığımız çalışmaları Bakanlar Kuruluna takdim edeceğiz ve oradan çıkan sonuca göre de parlamentoya sevk edeceğiz. Baraj konusu uyum yasasının konusu değil. Çünkü anayasa baraja dair bir düzenleme içermiyor. Baraj anayasa konusunda değil, kanun konusu. Uyum yasalarıyla ilgisi yok. Ancak siyasi partiler baraj dahil diğer konularda kendi aralarında bir uzlaşma temin eder, bir noktada bulurlarsa elbette bu uzlaşma yasalara yansır. Ama bütün bunlar ile ilgili tartışmalar partilerin ortaya koyacağı iradeler her halde referandumdan sonra ortaya çıkacaktır. Çünkü her partinin kendi içinde de bir değerlendirmesini yapacaktır. Ama şunu söyleyelim burada; anayasadaki bu baraja dayanak olan maddenin esası temsilde adalet, yönetimde istikrardır. Bir yandan temsilde adalet olacak ama istikrarı da sağlamayı gözetecek şekilde bu yeni sistemde hükümet parlamentodan değil doğrudan sandıktan çıktığı için yönetimde bir siyasi istikrarı sandıkta zaten halk veriyor. O geriye kalan temsilde adalet kısmı var. Temsilde adalet kısmı ve parlamentoda yasamada istikrar kısmı elbette partiler arasında tartışılacaktır.”
(Onur Emre Durak /İHA)