Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesinde Kur’an kursunda öğrencilere ders veren Halil Erbaş, 25 yıl önce bir sabah öğrencilere Kuran-ı Kerim dersi vermek üzere kahvaltısını yaptıktan sonra evden çıktı. Akşam eve dönmeyen ve bir türlü haber alınamayan Erbaş için ailesi kayıp başvurusunda bulundu. Kayıp çocuklarını arayan anne ve baba, hayatını kaybedince bu defa kız kardeşleri erkek kardeşlerini aramaya başladı. 25 yıldır erkek kardeşini aramaktan vazgeçmeyen 55 yaşındaki Meryem Karataş’ın kocası 20 yıl önce üstüne kuma getirerek kadını terk etti. Görme engelli diğer kız kardeş 52 yaşındaki Sara Erbaş ise hiç evlenmedi. Ortada kalan kız kardeşler, her ay bir yakınlarının evinde kalarak adeta göçebe hayatı yaşıyor.
"40 GÜN SONRA GELECEK DEDİLER AMA GELMEDİ"Sara Erbaş, kayıp başvurusu yaptıklarında kardeşlerinin 40 gün sonra döneceğini söylediklerini ama dönmediğini iddia ederek, "Sabah kahvaltısını yaptıktan sonra evden çıktı. Evden çıktıktan sonra bir daha haber alamadık. Birkaç gün sonra kayıp başvurusunda bulunduk. ’Bize gidin evinizde oturun 40 gün sonra kardeşiniz gelecek’ dediler. O zaman arkadaşlarına falan da sorduk. Hiç kimse bize bir şey söylemedi. 40 gün geçtikten sonra yine herhangi bir haber alamadık ve sonra yine kayıp başvurusunda bulunduk" dedi.
"ÖLENE KADAR KAPIDA BEKLEDİ"Annesinin ölünceye kadar kardeşini kapıda beklediğini söyleyen Sara Erbaş, "Annem ölmeden önce her gün kardeşimin yolunu gözlerdi. Daha sonra hastalandı ve 10 yıl önce hastalıktan dolayı doktora götürdüğümüzde, doktor, annemin ciğerlerinin iflas ettiğini söyledi. Kadının dayanacak hali kalmamıştı. Gözleri açık öldü. Ölmeden önce hep kapıya bakardı, susun derdi, oğlum gelecek, derdi. Daha sonra bir anda hayatını kaybetti. Annem vefat ettikten sonra babamla yalnız kaldık" şeklinde konuştu.
"NE ZAMAN BİR KORNA SESİ GELSE BABAM DIŞARI KOŞARDI"Babasının ise her araç kornasının sesini duyduğunda kapıya koştuğunu dile getiren Erbaş, "Babam ölmeden önce hep kardeşimin geleceğini umuyordu. Ne zaman dışarıdan bir korna sesi gelse, babam hep dışarı koşardı. Korna sesiyle birinin kendisine müjde getirdiğini ve oğlundan haber getirdiğini söylerdi. Namaza durur, ağlardı. Komşularımız korna çaldığında kızardı, artık korna çalmasınlar, diye söylenirdi. Bu acıyı artık yüreğim kaldırmıyor, diyordu babam. 88 yaşındaydı. O da 3 yıl önce böbrek yetmezliğinden ve enfeksiyon hastalığından dolayı hayatını kaybetti" ifadelerini kullandı.
ÖLEN BABADAN VASİYET "MEKTUBUMU CUMHURBAŞKANINA ULAŞTIR"Babasının ölmeden önce mektubunu Cumhurbaşkanına ulaştırılmasını istediğini belirten Erbaş, "Babam ölmeden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ulaştırılması için bir mektup yazdırdı. Kendisi hep ulaştırmak istedi ancak ulaştıramadı. Ölmeden önceki tek isteği buydu. Kendisinin ulaştıramadığı mektubu bizim ulaştırmamızı istedi" ifadelerine yer verdi.
Babasının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ulaştırılmasını vasiyet ettiği mektup için ellerinden geleni yaptıklarını dile getiren Erbaş, "Babam öldükten sonra ben de bir başıma kaldım. Ne zaman Şanlıurfa’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir mitingi olsa, babamın yazdığı bir mektup vardı. Hep o mektubu cumhurbaşkanımıza ulaştırmamı istedi. Birkaç mitinge gittim. Mektubu ulaştıramadım. Beni Cumhurbaşkanına yaklaştırmadılar. Bir keresinde demir bariyerlerin üzerine çıktım. Üzerinden düştüm. İki hafta boyunca rahatsızlandım" dedi.
"ABLAMLA BERABER BİR BARINAK DAHİ OLSA İÇİNDE YAŞARIZ"Bir barınakta bile kalmaya razı olduklarını söyleyen Erbaş, "Ben mağdurum, engelliyim. Bana yardım edecek hiç kimseyi bulamadım. Evim yok, birkaç gün yeğenimin yanında, birkaç gün abimin yanında sürekli böyle akrabalarımın yanında kalıyorum. Ablamın da eşi 20 yıl önce terk etti. Hiçbir mal varlığını da kendisine bırakmadı. Ablamla beraber bir barınak dahi olsa içinde yaşarız. Ama yok" ifadelerine yer verdi.
"DOKTORUN VERDİĞİ DALMA GÖZLERİMİ YAKTI"Yaklaşık 20 yıl önce gözlerinden yaş gelmesi ve ağrıması şikayetiyle hastaneye giden Sara Erbaş, doktorun verdiği göz damlasını kullandıktan sonra önce sol ardından da sağ gözünün görmediğini iddia etti. Erbaş, "Doktora gittiğimde bana bir damla verdi. Damlayı kullandıktan sonra gözlerim yandı" diye konuştu.
Birbirlerine destek olarak yaşamaya çalışan kız kardeşler, bir yandan erkek kardeşlerinin bulunmasını isterken bir yandan da babalarının vasiyet ettiği mektubun Cumhurbaşkanına ulaştırılmasını istiyor.
(Bekir Basmacı/İHA)