Tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs (Covid-19) salgını, Türkiye’de de etkisini göstermeye başladı. Tedbir amaçlı olarak dışarı çıkılmaması tavsiye edilirken, bu durum birçok şirketin ekonomik faaliyetlerini de olumsuz etkiliyor. Piyasadaki dolaşımın azalması, mevcut müşteri potansiyelinin azalması gibi durumlardan etkilenen bazı şirketler çalışanlarını işten çıkarırken, bazıları ise işten çıkarmamak için bir süreliğine ücretsiz izne ayırma seçeneğine gitmeye başladı.
Bu süreçte işveren ve çalışanlar arasında hukuki ihtilaf doğabileceğine dikkat çeken Arabulucu Avukat Cevat Kazma, ücretsiz izin, fesih ve diğer iş hukuku konularıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
İşyerinde ücretsiz izin uygulanabilmesi için işçinin rızasının ve yazılı onayının gerekli olduğunu ifade eden Cevat Kazma, onay olmadan ücretsiz izin verilmesi durumunda çalışanın iş sözleşmesini tek taraflı fesih edip, tüm tazminatını alabileceğini söyledi.
“Ücretsiz iznin belirli bir süresi olmalıdır.” diyen Cevat Kazma, izin süresinin ucu açık olamayacağına da dikkat çekti. Çalışanların yüksek riskli yerlere gitme konusunda imtina hakkı bulunduğunu açıklayan Cevat Kazma, “Çalışan, Koronavirüs salgını tehlikesiyle işverene bilgi vererek işi reddedebilir. Böyle bir durumda işten çıkarılsa bile, tazminatlarını talep etme hakkına sahiptir.” sözlerini kullandı.
Şirketler Kısa Çalışma Ödeneğinden YararlanabilirŞirketlerin bu tür süreçlerde yararlanabileceği en önemli kanuni hakkının 4447 Sayılı İşşizlik Sigortası Kanunu’ndaki “kısa çalışma ödeneği” olduğunu vurgulayan Cevat Kazma, “İş yerinde kısa çalışma uygulanabilmesi için, işverenin genel ekonomik veya zorlayıcı sebeplerle işyerindeki çalışma süresinin önemli ölçüde azaldığı, durduğu yönünde İŞKUR’a veya varsa toplu iş sözleşmesi tarafı işçi sendikasına başvuruda bulunulması gerekiyor. Müfettişlerce yapılan uygunluk tespiti sonucu iş yerinin bu durumlardan etkilendiğinin tespit edilmesi gerekmektedir.” diye konuştu.
Koronavirüs Salgını Mücbir Sebeptir!Koronavirüs salgınının işletmeler arasındaki anlaşmalar kapsamında mücbir sebep olarak değerlendirilebileceğini belirten Cevat Kazma, “Dünya Sağlık Örgütü’nün bu durumu “Pandemi” olarak ilan etmesi salgın halinin uluslararası ve mücbir sebep kapsamında değerlendirilmesine güçlü bir dayanak oluşturuyor.” ifadelerini kullandı.
Bu konuyla ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-90 E. 2018/1259 K. Sayılı ve 27.06.2018 tarihli kararını örnek gösteren Cevat Kazma, kararda salgın hastalıkların mücbir sebep hallerinden biri olarak kabul edildiğini sözlerine ekledi.