İnsanların doğaya duyduğu özlemin yaşama ve çalışma alanlarındaki yansıması olarak ortaya çıkan ‘biyofilik tasarım’ kavramı son yıllarda dünya ekonomisine de yön vermeye başladı. Dünyanın önde gelen şirketleri ofis uygulamalarında biyofilik tasarımı etkin olarak kullanmaya başlarken, yapılan araştırmalar da söz konusu ofislerde çalışanların ciddi bir verimlilik artışı yakaladığını bunun da ekonomiye milyarlarca dolarlık katkısı olduğunu gösteriyor. Dünyayı etkisi altına alan salgın nedeniyle, bugün ofis çalışanlarının neredeyse tamamı işlerini evlerinden takip ediyor. Durum böyle olunca, son yıllarda ofislerde verimliliği artırmanın bir yolu olarak görülen biyofilik tasarım, şimdi de home-office’lerde daha üretken bir çalışma ortamının formülü olabilir.
ÇALIŞAN KENDİSİNİ DAHA İYİ HİSSEDİYORAvustralya’nın önde gelen araştırma şirketlerinden Pollinate tarafından yapılan bir araştırmaya göre, biyofilik tasarım uygulamaları çalışanların verimliliğini yüzde 8 oranında arttırırken; çalışanların kendilerini daha iyi hissetmesi konusunda ise yüzde 13’lük bir artış sağlıyor. ABD’de geçtiğimiz yıllarda Terrapin şirketi tarafından gerçekleştirilen diğer bir araştırmaya göre ise personelin kullandığı mazeret izinlerinin yüzde 10’u çalışanların doğa ile bağlantısı olmayan ofislerde çalışmasından kaynaklanıyordu.
TANSİYONA BİLE İYİ GELİYORJaponya’da geçmiş yıllarda yapılan bir başka araştırmaya göre ise, çalışanların fiziki ve psikolojik sağlığı için ofis yapılarının yüzde 45’inin ağaç malzemeleri barındırması önerilirken, ofislerde çalışanların kan basıncının düştüğü; nabız ve beyin aktivitelerinin düzenlendiğini gösteriyor. Eğitim yapıları içerisinde uygulanan biyofilik tasarım fikirleri de etkili sonuçlar verebiliyor. Bu kapsamda yüzde 20 - 25 oranındaki öğrenme artışı biyofilik tasarım etkisi olarak değerlendiriliyor.
GÜNÜN YÜZDE 90’INI KAPALI ALANDA GEÇİRİYORUZKonuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Yıldız Entegre Pazarlama ve Kurumsal İletişim Müdürü Ercan Şahin, insanların doğaya olan özleminin her geçen gün arttığını ifade ederken, “Bugün, insanlar günlük yaşamlarının neredeyse yüzde 90’ını kapalı alanlarda doğadan uzak biçimde geçiriyor. Doğaya duyulan özlem ise iç mekânda kendisini biyofilik tasarım yaklaşımı ile gösteriyor. Biophilia kavramı yaşam sevgisi veya yaşayan sistemlerin sevgisi anlamına geliyor. Günümüzde kentsel yapılaşmanın giderek büyümesi ve kentlere olan göçün sürekli olarak artması sebebiyle ‘biophilia’ kavramı da her geçen gün değer kazanıyor” dedi.
AHŞAP YOĞUNLUĞU FAZLA ODALARDA ÇALIŞALIMSon dönemde özellikle ofis çalışanlarının evlerinden çalışmaya başladığını ve işlerini evlerinden takip ettiğini dile getiren Ercan Şahin, “Bu süreçte birçok kişi, verimlilik ya da üretkenlikle ilgili sıkıntılar da yaşayabiliyor. Dolayısıyla, son yıllarda hep ofisler için konuştuğumuz biyofilik tasarım etkisini, evlerimize kapandığımız şu dönemde home-office’lerimize de taşıyabiliriz. Çalışmalarımızı ahşap yoğunluğunun daha fazla bulunduğu odalarda gerçekleştirmek ya da odalarımızı ufak bitkilerle donatmak bu süreçte daha verimli bir çalışma ortamı sağlamanın bir yolu olabilir” şeklinde konuştu.