www.emsalhaber.com

"Türkiye’yi irtica yaygarasına bulaştıracaklardı"

ASAYİŞ

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Türkiye’nin istikrarlı bir ülke olduğunu ve çok ağır bedeller ödediğini belirterek, "Türkiye’yi irtica yaygarasına bulaştıracaklardı" dedi.

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Türkiye’nin istikrarlı bir ülke olduğunu ve çok ağır bedeller ödediğini belirterek, "Türkiye’yi irtica yaygarasına bulaştıracaklardı" dedi.

Bakan Işık ayrıca Başkanlık sistemi konusunda da CHP’nin neden hayır diyeceğine mana veremediğini ifade ederek, "CHP’nin Türkiye’nin mevcut sisteminde parlamenter sistemi güçlendirecek bir hazırlık yapıp toplumun önüne çıktığını gördünüz mü ? Biz yaptık hazırlığımızı getirdik. Katkı verin, vermeyiz. Alternatif getirin, getirmeyiz. Gelin beraber bu işi daha iyi bir noktaya oturtalım, olmaz. Biz sadece hayır deriz. Sadece hayır demekle olmaz" dedi. 

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, STK’lar ile buluşmasında Türkiye’nin dünyanın merkezinde olan bir ülke olduğunu belirterek, böyle bir merkezi de muhafaza etmenin bir o kadar zor olduğunu söyledi.

Bakan Işık, "Türkiye ticari açıdan, turizm açısından, pek çok açıdan büyük bir avantaja sahip. Ama böyle bir yurdu korumak da, muhafaza etmek de bir o kadar zor. Şu an da dünyada var olan problemlerin yüzde 50’den fazlası bizim bölgemizde. Yani Türkiye ve etrafında. Şöyle bir etrafımıza baktığımız zaman pek çok devletin devlet otoritesi kaybolmuş durumda. Bazı ülkeler var ki Devlet diye bir kavram kalmamış. Bazılarında toprakların bir kısmı işgal altında. Böyle bir coğrafyada Allah’a hamd olsun Türkiye bir istikrar arasıdır" dedi.

Türkiye’nin bugüne kadar ağır bedeller ödediğini söyleyen Işık; "İstiklal harbini yaptık. Daha sonra başımıza sarılan terör belası başta olmak üzere pek çok belayla baş etmek durumda kaldık. Hele şu geçtiğimiz konjektör içerisinde düşünün ki 100 yıl sonra bölgemiz en büyük alt üst oluş yaşıyor. 1. Dünya savaşından sonra en büyük alt üst oluş şu an da yaşanıyor. Bu dönemde biz Türkiye olarak bir taraftan bölgemizdeki gelişmelerin etkileriyle uğraşırken, maalesef bir taraftan kendi içimizdeki bazı ihanet odaklarıyla uğraşmak zorunda kalıyoruz. İçimize sızmış hain terör örgütü mensupları 15 Temmuz gecesi bu ülkede bir darbeye teşebbüs ettiler. Bu teşebbüsleriyle güya hükümeti devirecekler, sistemi ele geçireceklerdi. Onlara ağa babalığı yapanlarla beraber Türkiyeyi yöneteceklerdi. Allah’a hamd olsun milletimiz buna müsaade etmedi" dedi.

Türkiye’nin son 15 yılda attığı adımlarla kendi demokrasisini güçlendirdiğini ifade eden Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, "Türkiye kendi ekonomisini güçlendirdi. Kendi savunmasını, ordusunu, silahlı kuvvetlerini güçlendirdi. Zaten böyle bir coğrafyada da ayakta kalmanın başka bir yolu yok. Ve biz 15 yıldır demokrasinin güçlenmesi için her gün adım atıyoruz. Hatırlarsanız biz bir Danıştay saldırısı yaşadık. Bir tanesi geldi Danıştay da görevi başında bir Hakimimizi şehit etti. Bir kaç tane Hakimimizi de yaraladı. Onun planı kargaşadan faydalanıp kaçmaktı. Eğer bunu yapabilmiş olsaydı Türkiye bir irtica yaygarasına yeniden buluşacaktı. Allah yardım etti ve bu hain orada silahıyla suç üstü yakalandı. Bu yakalanınca da o tezgahların hiç biri tutmadı" dedi.

"HUKUK TARİHİMİZİN UTANÇ SAYFASI"

Türkiye’nin içinde bulunduğu süreci etkileyen en önemli olaylardan birisinin de 367 garabeti olduğunu söyleyen Bakan Işık; "Bugün aslında içinde bulunduğumuzu süreci de etkileyen çok önemli bir olayda maalesef bizim hukuk tarihimize utanç sayfası olarak geçen 367 garabeti oldu. Cumhurbaşkanının nasıl seçileceği 1982 Anayasasında yazılı. 1982’de AK Parti’de yoktu. Bugün kü bazı siyasi partiler de yoktu. Cumhurbaşkanını meclis kendi seçecek. Ama 1982 Anayasası öyle bir Cumhurbaşkanı tanımlamış ki başkanlık sistemindeki bütün yetkiler neredeyse Cumhurbaşkanın da var. Ama Cumhurbaşkanının hiç sorumluluğu yok. Bu aslında Kenan Evren’e göre bir Cumhurbaşkanlığı. Anayasa öyle maddeler koymuş ki Kenan Evren her türlü yetkiye haiz olsun ama hiç bir sorumluluğu olmasın. Kenan Evren’den sonra rahmetli Özal Cumhurbaşkanı oldu. 1989’da merhum Turgut Özal mecliste seçildi. Onun vefatıyla birlikte sayın Demirel 1993’te mecliste seçildi. Onun görev süresi bittiğinde 2000’de Ahmet Nedet Sezer mecliste seçildi. Ne oldu da 2007 yılına kadar var olmayan bir 367 şartı o zaman icat edildi. Sonuçta demokratik seçimler olmuş. Bu seçimlerin sonucunda Adalet ve Kalkınma Partisi 3’te 2 çoğunluğa ulaşmış. Böyle bir durumda maçın ortasında veya sonuna doğru oyunun kuralı değişir mi? Maalesef en üzücü olan da Anayasa Mahkemesinin de Cumhuriyet Halk Partisi’nin taşıdığı bu 367 garabetini onaylaması oldu. Türk Hukuk tarihinin en utanç verici sayfalarından biridir. Öyle olunca da fiilen Cumhurbaşkanının meclis tarafından seçilme imkanı kalmadı" şeklinde konuştu.

2007 yılında Cumhurbaşkanının halk tarafından doğrudan seçilmesiyle Türkiye’nin fiilen parlamenter sistemden ayrıldığını söyleyen Işık; "Bunu kabul etmek lazım. Bugün hala bazıları bunun böyle olmadığını düşünüyor. Siz Anayasada yetkiyi koymuşssunuz. Yetki sınırsız, neredeyse Cumhurbaşkanının. Buna bir de halkın doğrudan seçilmesi eklenince halk seçtiği kişiye önce yetki verir sonra hesabını sorar" dedi.

"BAHÇELİYİ İKNA EDEBİLSELERDİ ÜLKE KAYBEDERDİ"

7 Haziran seçimlerinde AK Parti’nin 1.ci parti olmasına rağmen yüzde 41’lik bir oy oranına sahip olduğunu söyleyen Işık; "Diğer tarafta CHP, MHP ve HDP var. Sayın Bahçeliyi ikna edebilselerdi ve Bahçeli kabul etseydi, CHP, MHP ve HDP koalisyonu kurulmuş olsaydı. Gerçi Bahçeli baştan tavrını koydu. Onun hakkını teslim etmemiz gerekiyor. Ama bu varsayımın hayata geçtiğini düşünün. Bir tarafta yüzde 52 ile 1.ci turda seçilmiş Cumhurbaşkanı var. Diğer tarafta yüzde 55 civarında oyla oluşmuş bir hükümet. Peki görüş ayrılığı olduğu zaman kim kime tabi olacak. Bu sürdürülebilir bir yapı değildir. Yarın iki farklı anlayış aynı anda bir tarafta Cumhurbaşkanlığı bir tarafta Başbakanlık olarak bulunursa bu ülke sorunları nasıl çözecek. Sürekli mahkemeye gidecek. Sürekli Anayasa Mahkemesi ile mi bu ülke zaman kaybedecek" dedi.

Amerika Birleşik Devletleri ve dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinde Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığının birleştirildiğini söyleyen Milli Savunma Bakanı Fikri Işık; "Böylelikle Başbakan ve Cumhurbaşkanı yetkileri bir makamda toplanmış olur. AK Parti olarak bizim parti programımızda Başkanlık sistemi var. Partimizi kurduğumuz andan itibaren Başkanlık sistemini savunuyoruz. CHP’de parlamenter sistemi savunuyor. Biz bir teklif hazırladık meclise getirdik. MHP’nin de desteğini aldık. Bir demokrasi de beklenen ana muhalefet partisinin de bir öneri hazırlayıp meclise getirmesi değil mi? Meydanda nutuk atmak kolaydır. Zor olan mutfakta çalışmaktır. Siz CHP’nin Türkiye’nin mevcut sisteminde parlamenter sistemi güçlendirecek bir hazırlık yapıp toplumun önüne çıktığını gördünüz mü ? Biz yaptık hazırlığımızı getirdik. Katkı verin vermeyiz. Alternatif getirin getirmeyiz. Gelin beraber bu işi daha iyi bir noktaya oturtalım olmaz. Biz sadece hayır deriz. Sadece hayır demekle olmaz. Dünyanın öbür ucundan Şili’den kampanya için profesyonel getirmişler. Bir hafta sonra adam demiş ki ’bunlar niye hayır diyorlar, halka ne söylüyorlar anlamadım’ Alternatif söylemediğiniz zaman her şeye hayır diyen bir konumda bulunmanın ne ülkeye, ne demokrasiye, ne de CHP’ye faydası olmaz. Biz AK PArti olarak şunu özellikle söylüyoruz. Türkiye esası başkanlık sistemi olan ama Türkiye’ye özgü olduğu için de Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçmelidir. Bir gövdede iki başın bulunması, bir gemide iki kaptanın olmasıdır. Denizcilerin güzel bir sözü var, ’İki kaptan bir gemiyi batırır’ Bu geminin batmasını isteyen var mı ? Esas olan görev yetki ve sorumlulukları net olarak tanımlanmış tek başlı bir yapıdır. Parlementer sistem kötüdür anlayışında değiliz. Biz önerdiğimiz sistemin Türkiye için daha iyi bir sistem olduğunu söylüyoruz" şeklinde konuştu.

(Taşkın Sarıca - Hüseyin Tokmak/İHA)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.